Futbol’a teknik adamların etkisi yıllardır tartışılır. Teknik adamların teknik, taktik becerileri üzerinden tespitler yapılır, değerlendirmeler yapılır ama her seferinde görürüz ki 2+2 futbolda da 4 etmiyor.
Çok deneyimli dediğimiz teknik adamlar yüzlerce milyon bütçe ile çok başarısız olabilirken, çok deneyimsiz denen teknik adamlar maddi sıkıntılar içinden mucizeler çıkartabiliyor. Ya da Ertuğrul Sağlam gibi Bursaspor’u şampiyon yapan bir teknik adam Eskişehirspor’da çok başarısız sezonlar geçirebiliyor.
Yani iş sadece teknik adamda ve parada değil. Yönetim, taraftar, futbolcu karakteri, şans, rakip zemin, hakemler, sakatlıklar, kadro derinliği ve daha onlarca etken bir araya gelmeli.
Aslında tüm bunları çok iyi biliyoruz. Hatta tüm futbol terimleri ve taktiklerin üzerinde olan şeyin bir hocanın karakter yapısı ve motive gücü olduğunu da rahatlıkla savunabiliriz. Hatta hayran olduğumuz efsane dediğimiz teknik adamların ortak özelliği de teknik, taktik dehalarından ziyade mücadeleci yapısı, motive gücü, oyuncu keşfetme yetenekleri ve alabildiği risklerdir.
Tüm bunları bir unutmadan gelelim asıl atlatmak istediğimize… Eskişehir’i yönetmek, sorumluluk almak, herkesi her hafta mutlu edebilmek çok kolay değildir. Sevinçler gibi, öfkeler de, acılar da büyük yaşanır Eskişehirspor camiasında.
Bu sene bunu sıkça hisseden isimlerin başındaysa teknik direktör Alpay Özalan geliyor. Bazen kötü futbol, bazen ise kaybedilen puanlar da hedef tahtasına konuyor, bazen insafsızca, bazen art niyetle eleştiriliyor.
Şunu biliyorum ki Eskişehirspor puan kaybedince ve hele ki kötü futbolla puan kaybederse taraftar olan bizlerin tepkisi anlıktır. Hazımsızlıktan ya da o anlık acıdan kaynaklıdır ve içinde art niyet yoktur.
Haftaya Eskişehirspor öyle bir mücadele ortaya koyar, takım öyle bir gönlünü alır ki o taraftarın, onlarda Alpay Hoca’ya sevgilerini, güvenlerini samimice gösterir. İşin bu kısmında en ufak tereddüdüm yok.
Ancak Alpay ile ilgili taraftarın dışında bazı art niyetli adımlar ve Alpay’ı eleştirmek için takımın zaafları olsun diye iç geçirenler olduğunu hissediyorum. Umarım yanılıyorumdur. Zira bu sene bu tür komplimanları kaldıramayacak kadar hassas, önemli ve iç çekişmelerden uzak bir sezon geçirmemiz lazım. Buna sebep verecek hamleler ve art niyetler bu takımı hedeften koparacak kadar huzursuzluk yaratırsa bunun vebalini ödeyemeyiz.
Daha önce de yazmıştım, yine Çare Özalan diye yazıyorsam bunun temelindeki en büyük sebep Eskişehirspor sevgimdir.
Alpay bu takımın maddi krizine evet dedi, taraftarsız haftalarca mücadele edecek olmasına evet dedi. Geldiğinde elindeki takımda yıldız isim bolluğu olmamasına rağmen evet dedi.
Bu hafta yenseydi lider olacak ve tüm sıkıntılara rağmen başarılı teknik adam olacaktı. Tüm spor kamuoyu apoletler takacaktı Alpay’a ama riske girdi tutmadı ve puan kaybettik. Üstelik şu anda hedeften kopmak bir yana ligin en iddialı takımı Eskişehirspor diyebiliyorsak Alpay başarılıdır.
Takıma ağabeylik yaparak, yokluğa rağmen motive ederek, ilk kariyer sınavında ağzından şampiyonluk hedefini düşürmeyerek, yıldız isimleri bir ara böyle bir lig de çok iyi idare ederek ipi göğüsleyecektir.
Üstelik maddi krizin transfer yasağı boyutuna geldiği bir dönemde hoca değiştirmeyi tekli etmek bile bana sağlıksız geliyor. Gerçek Eskişehir sevdalılarını ve anlık tepkileri anlıyorum ama ötesinde dolap döndürenler var ise onları anlamam mümkün olamaz.
DİPNOT : Önceki gün yayınlanan Barış Kurtgöz’e teşekkürler yazımda hastane adı Medline Anadolu olarak sehven yanlış yazılmıştır. TSG Anadolu Hastanesi’ne anlayışları için tekrar teşekkür ederiz.