Son günlerde enikonu yayılan bir erken seçim söylemi var. Bu söyleme en etkili, iktidarın içinde olan siyasiler bile “
yok, seçimler erkene alınmayacak” diye net bir cevap bile veremiyor.
Yani kesin bir tarih olmamasına rağmen muhakkak erken seçim olacak düşüncesi ağır basıyor.
Üstelik sadece yerel değil genel seçimle birlikte yapılacak toptan bir erken seçimden bahsediliyor.
Haliyle partiler de, aday olma umudu olanlar da, yerlerini korumak isteyenler de bu erken seçim söylemlerine göre kimi yavaş yavaş, kimi hızlı hızlı çalışmalarına başlıyor.
Açılışlar, ziyaretler, ilçe gezileri, gündeme dair söylemler derken görünen o ki yansılarını daha çok hissedeceğimiz bir süreç bizleri bekliyor.
Ancak bu seçime bugünkü şartlar ve koşullar altında girecek olursak ben AK Parti’nin sadece Genel değil, Yerel süreçte de açık ara kazanacak parti olacağını öngörüyorum.
Evet AK Parti’de özellikle yerel seçime yönelik bir isim, lider, silip süpürecek aday eksikliği her seçim olduğu gibi kendini belli ediyor ama… CHP’de de 3 isim dışında ‘ben buradayım’ diyen kimse yok ki?
Hele ki Büyükerşen ‘ben aday değilim’ diyerek geri çekilir ve şimdilik rafa kaldırılan sert rekabet yeniden ayyuka çıkar ise…
Güçlü isimlerden biri veya birileri Vekillik ya da başka bir partinin adayı olacak kadar sıkışıp kalır ise…
CHP içinde yine ön seçim tartışmaları ile örgütçüler, belediyeciler ve ‘CHP CHP’lilere bırakılamayacak kadar önemli ve değerli bir partidir’ diyenler birbirine girer ise...
Bu işin nasıl sonuçlanacağı da az çok yoruma açıktır değil mi?
Neyse ki erken seçim de olacak olsa hepsinin düzeltilebileceği bir zaman, bir düzlük için hala fırsat var.
Yeter ki olabilecekleri bir senaryo, öylesine bir tahmin, yok bir şey olmaz mantığından çıkarıp gerçekçi olarak masaya koyabilecek bir çoğunluk olsun…
Sakarya’dan basketbol dersi
Eskişehir Basket ligin 2. maçında Sakarya Büyükşehir Basket ile deplasmanda karşı karşıya geldi. Geçtiğimiz günlerde yaşanan olayların ardından gergin ve anlamı büyük bir karşılaşmaydı bu. ES TV ekibi ile birlikte biraz riskli de olsa gidip bu karşılaşmayı canlı yayın ile ES TV ekranlarından buluşturduk. Sonuç ve oyun arzu ettiğimiz gibi olmadı ama… Dikkat çeken diğer detaylar daha önemliydi.
Sakarya ekibi maçlarını bizim oynadığımız salon ile kıyaslanmayacak kadar küçük ve bakımsız bir salonda oynuyor. Buna karşın adeta bir futbol karşılaşması heyecanı gibi saatler öncesinden başlayan bir heyecan var şehir de…
Basketbol kültürü bizden daha iyi, oturmuş durumda. Bu yüzden her maç, salonları tek koltuk kalmayıncaya kadar doluyor ve misafir takım adına inanılmaz baskı oluşturuyorlar.
Maç önü, saha içi şovları, anonsları ve tezahüratları ile Sakarya Büyükşehir Basket evinde oynayacağı maçlarda kolay kolay yenilmez.
Oysa biz Türkiye’nin en iyi salonlarından birinde oynuyoruz, nüfus olarak daha fazlayız, genç nüfus ve basketbol sevgisi daha fazla olur diye düşünüyoruz ama salonumuzda o ambiansın eseri yok.
Ücretsiz servisler, neredeyse bedava denilen bilet paraları, son derece önemli oyuncularımız var ama ne şehirde ne salonda o ilgiyi gösteremiyoruz.
Eskişehir Basket ekibi kendi içinde oyunun teknik eleştirisini yapacak, başta isabet ortalaması olmak üzere bu mağlubiyetten dersler çıkaracaktır elbette.
Ancak bizler de öz eleştiri yapıp Eskişehir’in bu markasına, bu değerine sahip çıkmak için biraz özveri yapmalıyız. Sinan Özeçoğlu’nun maddi fedakarlığı ve gayretine manevi destek olamıyorsak bu şehrin ayıbı olur.
Hayvanat Bahçesi’ne karşıyız da, geyik avı iyi mi?
Eskişehir, Samsun, Bursa, Ankara diye sıralayıp gidebileceğimiz uzun bir liste var. Listenin çoğunda bu işi yapanlar AK Partili Büyükşehir Belediyeleri ve bu konuda Eskişehir kadar eleştirilmiyorlar.
Evet, ben de bir hayvan severim ve daha önce de yazmıştım. Hayvanat Bahçeleri’ne sıcak bakmıyorum. Eleştiriyorum ve doğal ortamların daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. İtirazım ise bu durumun bile siyasi bir çizgi üzerinden yürütülmesi.
Hayvanat Bahçesi’ne karşı olanların tüm hepsine karşı olması gerekir. Yetmez eğer doğal ortamlarında daha sağlıklı diyenler var ise o zaman para karşılığı Geyik, Ceylan, Keçi avlanmasının da itirazını görmek isterim ama nerede…
Ne yazık ki bir canlıyı parasını basarak öldürmenin adına “av tutkusu” diyenler var. Keyif için, durumunuz da var ise veriyorsunuz 15, 20 bin TL avlanıyor ve bununla gurur duyarak boy boy sıralıyorsunuz bunların fotoğraflarını.
Bu Eskişehir’de de Orman Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu hemen her yerde de yıllardır uygulanan bir yöntem. Avcılık yapanlar kızıyor, mazeretler öne sürüyor ama kusura bakmasınlar. Bir canlıyı yaşlı olduğu için para vererek öldürmenin keyfini benim merhamet ve vicdan duygularım idrak edemiyor.
Peki, Hayvanat Bahçeleri bundan daha mı acımasız? Daha mı kötü?
O zaman neden bu duruma da en az Hayvanat Bahçeleri kadar tepki göstermiyor, eleştirmiyor ve kınamıyoruz? İşin içinde İktidar var diye mi?
Ben hem Hayvanat Bahçeleri kapatılsın, sirkler de hayvanlar kullanılmasın hem de bu avcılık denen olgu bu şekilde, keyif için olmamalı diye düşünüyorum. Ama illa olacak ise bu hayvanların evde beslediğim canlarım gibi Hayvanat Bahçeleri’nde doğal ortamlarından daha güvende olacakları da bir başka gerçek.