Ahmet Ataç: Yüreğiniz yiyorsa üye bazında yapalım!

“Olağanüstü il kongresi çıkışını yapanların ve konuyu mahkemeye taşıyanların arkasında bir takım güçler var” diyen Ahmet Ataç,

6 Temmuz 2019 09:50
A
a
Sütiş Eskişehir
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, 31 Mart’tan bugüne kadar geçen süre içerisindeki suskunluğunu bozdu ve ES TV ekranlarında çok konuşulacak, çok tartışılacak açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalardan bir tanesi de, CHP’nin bir kanadının tüzüğe ve yasalara dayandırarak olağanüstü il kongresi talebi ve ardından başlayan mahkeme sürecine ilişkindi. “Olağanüstü il kongresi çıkışını yapanların ve konuyu mahkemeye taşıyanların arkasında bir takım güçler var” diyen Ahmet Ataç, konuya ilişkin bakın neler söyledi:

RABİA AKMAN DAVAYI YANLIŞ MI AÇTI?

“Tabii bir anda böyle dillendirmek, toplumda bir tepki görüyor. Yani vatandaşlar diyor ki: ‘Sen işine gücüne bak.’ ‘Yani yeni kazanmışsın, il ve ilçeyle ne alakanız var? Sen belediyecisin, belediyene bak’ deniyor. Yani bence birden o çıkış gereksizdi. Ha, tüzükte olabilir… Tabi olağanüstü il kongresi çıkışını yapanların ve konuyu mahkemeye taşıyanların arkasında da bir takım güçler var. Onu tabii herkes biliyor. Bir duyuma göre, Rabia Akman’ın davayı yanlış açtığı söyleniyor ve bu isteğin mahkeme tarafından reddedileceği söyleniyor. Bilemiyorum tabii… Çünkü açtığı davayı da bilmiyorum. Yani bu önümüzdeki dönemde yapılabilir, bunda bir sıkıntı yok. Ama şu seçim telaşları, sıkıntıları bitsin, ondan sonra ne seçimi yapılacaksa yapılır yani.

DELEGEYİ HİZAYA GETİRMEK KOLAY

Bir kere açık söyleyeyim. Delege sistemiyle yapılan seçimlere şiddetle karşıyım. Bu kadar anlamsız bir seçim olmaz. Gelin arkadaş, yüreğiniz yiyorsa üye bazında yapalım. Destekleyin… Bu tabii tüzük kurultaylarıyla belirlenecek bir şey. Orada destekleyelim, üye bazında seçime dönelim. Yani şimdi koca Eskişehir’i 400 delege temsil ediyor yahu. Hani bir zamanlar Ecevit’in 149 delegesi vardı ve onunla dalga geçiyorlardı. Bu da onun iki katı işte. Ama hatırlar mısınız, İtalya’da Prodi’ninin bir seçimi olmuştu, Prodi’ninin kazandığı bir seçimdi o. 300 bin kişi oy kullanmıştı o seçimde. İşte demokrasi o. Yoksa 400 tane delegeyi ayarlamak da, hizaya getirmek de kolay. Ama üye bazında yapılan seçim gerçekten bir demokrasi örneğidir. Burada 10 bin, 15 bin üyeyle yapılan bir seçim, bence seçimin babasıdır yani. Partiyi, üyelerimizi ve halkı da hareketlendirir böyle bir seçim.”

*

Ahmet Ataç’ın olağanüstü kongre talebine ilişkin ifadelerinin en çarpıcı olanları şunlar… Bir tanesi, “sen belediyecisin, belediyene bak” ifadesi. Bir diğeri ise, “olağanüstü il kongresi çıkışını yapanların ve konuyu mahkemeye taşıyanların arkasında da bir takım güçler var” ifadesi. Bu iki ifade üzerine aklıma şu soru geliyor: Ahmet Ataç’ın işaret ettiği kişi, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt olabilir mi?

Bıçak sırtı kazanılan seçim

Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarına ilişkin de kısa bir değerlendirme yaptı. Odunpazarı’nda bıçak sırtı kazanılan bir seçim yaşandığına vurgu yapan Ataç, şu ifadeleri kullandı: “Seçim öncesi Odunpazarı’nda sıkıntı olacağı çok dillendi yani. Bir de İYİ Parti’nin aday çıkarmasıyla birlikte sıkıntı biraz daha dillenmeye başladı. Ama Allah’tan ki bir sıkıntı olmadı. Yani makasın az olmasına rağmen kazanılması önemliydi. Kazım Başkan onu başardı ve gene üç belediye CHP tarafından kazanıldı.”

‘HDP’ye yalvarır gibi oy istediler’

31 Mart yerel seçimlerinden önce, Ahmet Ataç’a karşı bir itibarsızlaştırma operasyonu yapılmaya çalışıldı. Ataç’ın bir radyo programında HDP’ye ilişkin söylediği ifadeler çarpıtıldı, broşürler basıldı ve mahalle mahalle dağıtıldı. Dahası, sosyal medya üzerinden de bu çirkin operasyona belli çevrelerce destek verildi.

*

Şimdi, Ataç’ın, şahsına karşı yapılan algı operasyonuna ilişkin açıklamalarını okuyalım:

İNKAR EDİYORLAR

“Bu iş olduğu gün benim haberim oldu. ‘Şu matbaada basılıyor’ diye haberim oldu. Ve bizim arkadaşlara haber verdim ben. Ve arkadaşlar gidip o matbaada görüşmeler yaptılar. Matbaacı inkar etti, falan filan… Ondan sonra, tabii matbaayı gözaltına aldık. Mesela benim karşımdaki adayın (Hasan Tuç) şoförü -görsellerde var bu- minibüsle geliyor, paketleri alıyor, yüklüyor minibüse ve götürüyor. Ama şimdi hangisine sorsanız inkar ediyor. Ama hepsi işin içindeydiler. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi benim yüzüme bakmaya çalışıyorlar. Ama gereken cevabı da veriyorum ben onlara.

DAYANAMIYORSANIZ KAPATTIRIN

Sonra benim radyodaki söylemim, tamamen demokrasi adına bir söylemdi. Yani meclis çatısının içerisinde ne kadar çok parti olursa, o kadar ciddi bir demokrasi olur o çatının altında. HDP, kanunlara uygun kurulmuş resmi bir parti. O zaman da söyledim; eğer arkadaşım, siz HDP’ye dayanamıyorsanız kapattırın. İki dudağının arasında. İstese kapattırır yani. Ama ona da cesaret edemiyorlar. Ama hatırlarsanız, 31 Mart’ın son gecesi, Cumhurbaşkanı İstanbul’daki ilçeleri gezerken, hep HDP’den oy istedi. Binali Yıldırım Diyarbakır’da ‘Kürdistan’ dedi. İşte, Osman Öcalan’ı devletin televizyonu olan TRT’ye çıkarttılar. Kendileri resmen, HDP’ye yalvarır gibi oy istemeye başladılar.

ESKİŞEHİRLİLER İNANMADI

Tabii bu iş ters tepti. Çünkü mahallelerde…
Mesela Çamlıca’da, sade vatandaş sabah kalkıp yollara atılan broşürleri toplayıp ortadan kaldırıyordu. Yani Eskişehir halkı kesinlikle inanmadı. Bence bunlar son çırpınışlar. Yani burada, benim karşımdaki adayın (Hasan Tuç) söyleyeceği şey bitti. Onun arkasından çamur atmaya başladılar. Veya bu tip olmayacak şeyleri söylemeye başlayınca, vatandaş da ona göre tavrını alıp cevabını sandıkta verdi. Aynısını Ekrem İmamoğlu’na yaptılar. Binali Yıldırım’ın söyleyeceği bir şey kalmadı, zaten yoktu da.

‘Adam müdür oldu, karakteri değişti’

Dün bu sütunlarda, “Kazım Kurt ile Hakan Cırıt” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Özetle şunları ifade etmiştim: 2014 yılından bugüne kadar, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile belediyeler arasında ciddi bir sürtüşme vardı. Bunun temel nedeni ise Hakan Cırıt’tan önceki İl Milli Eğitim Müdürünün politik bir bakışla müdürlüğü yönetmesiydi. Hakan Cırıt’la beraber, bu hastalıklı yönetim anlayışı gitti, ‘devlet’ mantığıyla hareket eden bir yapı meydana geldi. Bu noktada Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da, Hakan Cırıt’a teşekkür etti.

*

Ya Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç? Ahmet Ataç da, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün politik yönetim anlayışı nedeniyle oldukça mustarip olan bir isim. Öyle ki, öğrenciler daha iyi şartlarda eğitim alsın diye, Ahmet Ataç’ın okullar için gerçekleştirdiği etkili projelere karşı çıkan, o projeleri yaptırmayan bir Milli Eğitim Müdürlüğü vardı. * Ahmet Ataç’ta, Hakan Cırıt’a ilişkin konuştu ve ‘dostluk’ vurgusu yaparak Cırıt’ın duruşunu memnuniyetle karşıladığını söyledi. İşte, Ataç’ın o ifadeleri:

HAKAN CIRIT’IN MÜDÜRLERE TALİMATI

“Hakan Cırıt’la bizim dostluğumuz 2004 öncesine dayanıyor. Yani Hakan Hoca, 2 Eylül Okulunda Müdür Yardımcısıydı, 2 Eylül Okulunda yapılan çalışmaları çok yakinen bilir. Ya da diğer okullara yaptıklarımı da çok iyi bilir. Hakan Hoca’yla aramızda herhangi bir şey olmaz. Yani hakikaten birbirimize olan bir sevgimiz vardır. O sevgi de, belediyelerle İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasındaki buzları eritti yani. Çünkü müdürlerle bir toplantı yapmış Hakan Hoca ve demiş ki: ‘Biz belediyesiz yapamayız, belediyelerin muhakkak yanımızda olması lazım.’ Böyle bir söylemde bulunmuş müdürlere. Ve o toplantıdaki müdürler sonra beni aradılar, Hakan Hoca’nın ifadesini bana söylediler. Bunun üzerine ben de Hakan Hoca’yı aradım ve teşekkür ettim. O da, ‘abi kesinlikle aksi bir şey olmaz, siz bizim yanımızda olacaksınız tabii’ gibi güzel şeyler söyledi telefonda. Sonra ben kendisini ziyarete gittim. Ve şimdi, bu buzlar çözülüyor artık.

MÜDÜRLERE SORUŞTURMA AÇILIYORDU

Diğerlerinin, böyle anlamsız bir siyasi tavırları vardı. Bir de bizi suçluyorlardı. Güya ben, okullarda siyaset yapıyormuşum. Yani ben belediyede siyaset yapmıyorum, okullarda nasıl yapayım yani? Böyle bir mantığı olan bir insan değilim yani ben. Biz çok faydalı işler yaptık, okullar için kurduğumuz ekiplerimiz vardı. Ama her nedense bundan rahatsız oldular. Ve ondan sonra belediyelerle milli eğitim arasındaki tartışmalar başladı. Mesela bir okula hizmet etmişiz. Hizmet bitmiş, okul müdürü bir çiçek alıp geliyordu, bir fotoğraf çektiriyorduk, ertesi gün okul müdürü hakkında soruşturma açılıyordu. İş bu kadar basitleşmişti yani.

AHMET ABİM DERKEN BİR ANDA DEĞİŞTİ

Mesela Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürü olan kişi, ilçe müdürü olmadan önce benim yanımdan çıkmazdı. Çamlıca’da bir okulun müdürüydü; ‘aman abicim benim şurada bir noksanım var, Ahmet Abim bir de şunu yapıver’ derdi. Ama adam müdür oldu, karakteri değişti! Bizi tanımaz duruma geldi, aleyhimizde konuşmalar, bilmem neler… Yani inanılacak gibi değil. Yani ben eğitime çok meraklı bir insanımdır ve devlet okullarındaki çocukların imkanlarının, özel okullardaki çocuklardan çok farklı olmaması lazım. İşte, biz bunu sağlamaya çalıştık okullarda. Ama bundan rahatsız oldular.”
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
sinan babadagi 6 Temmuz 2019 11:51

selam pekı uye bazında beledıye meclıs uyelerını neden secmedıler

2 7 Cevap Yaz
Esnaf 6 Temmuz 2019 11:16

Hiç unutmam uluönder ve batıkent delege seçimlerinde ataç sandık balına oturdu ve hizaya getirdi üyeyi.desteklediği liste kazandı.baya yüreklisin :)

4 3 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi