Ah URAYSİM, vah URAYSİM!

Anadolu Üniversitesi tarafından 2012 yılından beri yapılmaya çalışılan Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi (URAYSİM) isimli ciddi bir proje var.

25 Eylül 2019 08:32
A
a
Sütiş Eskişehir

Biliyorsunuz…

Anadolu Üniversitesi tarafından 2012 yılından beri yapılmaya çalışılan Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi (URAYSİM) isimli ciddi bir proje var.

Peki, söz konusu proje ne alemde, bilen var mı?

Ben söyleyeyim: Tık yok, olacağa da benzemiyor!

Neden mi?

Anlatayım…

 

*

 

2017 yılının Ekim ayında “Anadolu Üniversitesi’nde URAYSİM krizi, Üniversite URAYSİM krizini çözmeye çalışıyor, Termik santral kararlılığı ve URAYSİM” başlıklarıyla art arda üç yazı kaleme almıştım.

Söz konusu yazılarımda, URAYSİM projesinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını kamuoyuna aktarmış, projenin arkasında olduğumuzu ifade etmiştim.

 

*

 

Şimdi, 2017’deki URAYSİM krizini detaylı bir özetle hatırlatacağım, daha sonra ise yeni gelişen bir olayı siz değerli okurlarımızla paylaşacağım…

 

*****

 

Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü (TKİ) ile Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğü’nün (EÜAŞ), 2017’de Anadolu Üniversitesi’ne gönderdiği resmi yazılar vardı.

Özetle resmi yazılarda ne deniyordu?

Tren test hattının, Alpu’daki kömür ruhsat alanından geçmesi nedeniyle kurulması planlanan kömürlü termik santralin önünde engel oluşturduğu, engelin ortadan kaldırılması için hazırlanan alternatif proje tadilatlarının uygun olmadığı, bu nedenle projenin ya iptali ya da yerinin değiştirilmesi gerektiği ifade ediliyordu.

 

*

 

Yukarıda kısa özetini okuduğunuz resmi yazıları MIH sütunlarında yayınladıktan sonra, URAYSİM Proje Müdürü Prof. Dr. Mete Koçkar aramış ve sonrasında yazılı bir açıklama yapmıştı.

Koçkar’ın açıklamasını da özetle hatırlayalım…

Koçkar, ilgili kurumlardan projenin iptaline ve yerinin değiştirilmesine ilişkin gelen resmi yazıların ‘talihsiz’ olduğunu, iptalin söz konusu olmadığını, var olan sorunun tren test hattının kuzey tarafında belirdiğini, üniversite olarak sorunu çözmeye çalıştıklarını beyan etmişti.

Ancak sorunu çözdüklerini söyleyememişti.

Ve bu sorun, bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmadığına göre, hala devam ediyor!

Dahası, üniversiteye projenin iptali ya da yerinin değiştirilmesine ilişkin yazı gönderen ilgili kurumlar, daha sonrasında “biz görüşlerimizden vazgeçtik, proje ne iptal edilsin ne de yeri değiştirilsin” şeklinde herhangi bir görüş bildirmedi.

Ancak Koçkar, projenin iptalini ya da yerinin değiştirilmesini isteyen kurumların, ‘sözlü olarak’ iptalden ya da tren test hattının yerinin değiştirilmesi görüşlerinden vazgeçtiklerini söylediklerini anlatmıştı.

Fakat bakın…

Devlette geçerli olan resmi evraktır.

Sözlü beyan ya da sözlü anlaşmanın devlette herhangi bir geçerliliği olmaz.

Zira o kurumlardan, Anadolu Üniversitesine, o günden bu güne kadar projenin iptali veya yerinin değiştirilmesi görüşünden vazgeçtiklerine dair herhangi bir resmi evrak gelip gelmediğini bilemiyoruz.

 

*

 

Kriz, kamuoyunda duyulunca ve olay büyümeye başlayınca bu sefer, dönemin Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan’dan konuya ilişkin bir açıklama gelmişti.

Açıklaması, Prof. Koçkar’ın yaptığı gibi detaylı ve devlet diline yakışır bir üslupta değildi.

Popülist ve krizin üstünü kapatmaya dönük bir açıklama olduğu ifade edilebilir.

Neden böyle söylüyorum?

Çünkü Rektör Gündoğan, TKİ ve EÜAŞ sanki “projeyi iptal edin ya da tren test hattının yerini kömür ruhsat sahasından çıkarın” şeklinde talimat niteliğinde bir resmi yazı göndermemiş de; biz, söz konusu krizi uydurmuşuz gibi bir tavır içerisine girmişti.

Böylesine içi boş, popülist bir açıklamayı ancak ve ancak politikacılar yapabilir.

Hele ki rektör olan bir bilim insanının, bilimsellikten uzak böylesine içi boş bir açıklama yapması, kabul edilebilir bir durum değildir.

 

*

 

Bakın…

O dönemde, üniversite yöneticilerinin bilimselliğin dışında bir yaklaşım içerisine girmelerinin asıl sebebi şuydu:

Termik santral!

URAYSİM gibi Türkiye ve Eskişehir’in geleceğine dönük büyük katkılar sağlayacak teknolojik bir yatırımın, fütursuzca ve aciliyetle iptalinin ya da yerinin değiştirilmesinin istenmesi, termik santralin şiddetle kurulması kararlılığını ortaya koyuyordu.

Ve o dönemde, rektörlüğü sürekli tartışılan Naci Gündoğan, URAYSİM’e sahip çıkmak adına maalesef gözle görülür hiçbir çaba harcamadı!

 

*****

 

Evet, 2017’de gerçekleşen URAYSİM krizi, özetle okuduğunuz gibi.

O günden bu güne yapılan iki önemli açıklama var.

 

  • İlki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması. 21 Mart 2019’da Vilayet Meydanında yurttaşlarımıza seslenen Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde “Anadolu Üniversitemiz bünyesinde ulusal raylı sistem araştırma ve test merkezi kuruyoruz. Projesi, bütçesi, yeri, her şeyi belli. Hızlı tren ve metro vagonlarımızın testlerini artık yurt dışında yapmak zorunda kalmayacağız. Bu merkezin ülkemize yıllık 1 buçuk katrilyon katkısı olmasını bekliyorum” dedi ve projenin 2019’da hayata geçirileceğini duyurdu.

 

  • İkinci açıklama ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından birkaç gün sonra, yani 26 Mart 2019’da Ulaştırma ve Alt Yapı Bakan Yardımcısı Selim Dursun’dan geldi. Anadolu Üniversitesinde Rektör Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu’yla görüşen Bakan Yardımcısı Dursun, söz konusu projenin üç yıl içerisinde bitirileceğinin sözünü verdi.

 

*

 

Şimdi, yukarıda okuduğunuz açıklamalardan hangisine inanalım?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, URAYSİM projesinin 2019’da hayata geçirileceğini ifade ediyor.

Bakan yardımcısı ise, sanki Erdoğan’ı yalanlarcasına, projenin üç yıl içerisinde bitirileceğinin sözünü veriyor.

Gerçi, 2012’den bu yana milyonlarca lira harcanan, sonunun kamu zararı olacağı öngörülen URAYSİM projesiyle ilgili kimler ne sözler verdi; ancak anlaşıldığı üzere o sözlerin hiçbirinin bugün tutulmadığını görüyoruz.

 

*

 

Her neyse…

 

*

 

Şimdi, gelelim yazımın başında ifade ettiğim yeni gelişmeye.

Daha etkili bir ifade kullanmak gerekirse, bomba gibi bir gelişme denebilir.

Nedir o?

Şöyle anlatayım…

TÜBİTAK ile TCDD arasında, 21 Eylül 2019’da, yani dört gün önce, ‘Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü’ kurulmasına ilişkin işbirliği protokolü yapıldı!

Eskişehir’in çok iyi tanıdığı TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun’un imza attığı protokol töreninde, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan da yer aldı.

 

*

 

Bakın Mustafa Varank, törende yaptığı konuşmasında nelere dikkat çekti:

 

  • Raylı sistemleri, ‘yerli üretimi teşvik edilecek öncelikli ürün grubu’ listesine aldık. 

 

  • Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü’nü ilk etapta, TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü'nde yaklaşık 100 uzmanla Gebze’de kuruyoruz.

 

  • Daha sonra TCDD'nin Ankara tesislerinde de çalışmalar yapılacak. 500 Ar-Ge personeli sayısına ulaşmayı öngörüyoruz. Böylece Ar-Ge projeleri, TÜBİTAK'ın istihdam edeceği nitelikli araştırmacılar tarafından yürütülecek.

 

  • Bu enstitünün kurulmasıyla birlikte ilk olarak Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu demir yolu teknolojileri yerli ve milli imkanlarla tasarlanacak, teknoloji transferi anlaşmaları bu enstitüyle yürütülecek ve geleceğin demir yolu teknolojileri de burada geliştirilecek.

 

*

 

Ya, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan ne dedi?

Öne çıkan ifadeleri, şunlardı:

 

  • Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü, öncelikle ülkemizin ihtiyaç duyduğu demir yolu teknolojilerini milli ve yerli imkanlarla tasarlayacak, teknoloji transfer anlaşmalarını yürütecektir. Ülkemizin mevcut teknolojik yetkinliği artırıldıktan sonra ise enstitü, geleceğin demir yolu teknolojilerini çalışan bir kurum haline gelecektir.

 

  • İnşallah, Milli Elektrikli Tren Setlerinin tasarımı ve üretimi görevinde de başarıya ulaşacağız. Bir sonraki hedefimiz, yüksek hızlı tren setlerinin üretimi. 

 

*

 

Yazımın en başından en sonuna kadar aktardığım ifadelerle anlatmaya çalıştığım şu: Anadolu Üniversitesi tarafından hayata geçirilmeye çalışılan URAYSİM projesi, sistemli bir biçimde ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Ve maalesef görülüyor ki, URAYSİM’i ortadan kaldırma çabası başarılı olacak gibi duruyor.

Zira Gebze’de hızla kurulacak enstitü, raylı sistemlerin araştırılması ve geliştirilmesi noktasında yedi yıldır ete kemiğe bürünemeyen URAYSİM’in işlevini görecek; beri yandan, yüksek hızlı tren setlerinin üretimi noktasında TÜLOMSAŞ’ı geri plana atacak.

 

*

 

NOT 1: Prof. Dr. Davut Aydın, 2009’da rektörlüğe aday olmuş ve seçimde çok az bir oy almıştı. Aydın’ın rakibi Prof. Dr. Hasan Mandal ise, ezici bir üstünlükle rektörlük seçimini kazanmıştı. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçimi kazanan Mandal’ı değil, esamisi dahi okunmayan Davut Aydın’ı Anadolu Üniversitesi rektörü olarak atadı! Hasan Mandal ise, tepkileri dindirmek için rektör yardımcısı yapıldı. Davut Aydın, 2013’e kadar rektörlük yaptı ve URAYSİM, Aydın zamanında başladı. Şimdi soruyorum: Gebze’deki projeyi yapan TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’ın hakkı verilseydi ve rektör yapılsaydı, bugün URAYSİM’le ilgili böyle bir rezaleti yaşar mıydık?

 

 NOT 2: Prof. Dr. Naci Gündoğan, 2013’te rektörlüğe aday olmuş ve seçilememişti. Gündoğan’ın rakibi Prof. Dr. Nüvit Gerek, rektörlük seçimini kazanmıştı. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçimi kazanan Gerek’i değil, rektörlüğü boyunca sürekli tartışılan Naci Gündoğan’ı Anadolu Üniversitesi rektörü olarak atadı! Naci Gündoğan, 2018’e kadar rektörlük yaptı ve URAYSİM projesinin neredeyse her evresinde yer aldı. Şimdi soruyorum: Rektörlük seçimini kazanan Nüvit Gerek’in hakkı verilseydi ve rektör yapılsaydı, bugün URAYSİM’le ilgili böyle bir rezaleti yaşar mıydık?

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Es es 25 Eylül 2019 11:24

Arif bey bi konuyu yanlış biliyosunuz 2009 seçimlerinde en çok oyu hasan mandal değil 334 oy alarak fevzi sürmeli almıştır hasan mandal 2 inci olmuştur

1 7 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi