Ağaç usta ellerde yaşam buluyor

29 Mayıs 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
GÜNÜN SÖZÜ:     Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım. OSCAR WILDE
DEDEM DİYOR Kİ : Gönlünü dikenden temizlersen sonsuz gül bahçelerine ulaşırsın..
 
İlki geçen yıl yapıldı. Türkiye’de ilk kez düzenlendi. Büyükte ilgi gördü…
İlk etap da biraz garipsendi…
“Ağacında festivalimi olurmuş?” dendi…
Oysaki adı “Ağaç” değil “Ahşap Festivali” idi…
Neyse ki Odunpazarı Kurşunlu Külliyesi’nin yanındaki “ahşap atölyeleri” gezen Eskişehirliler, sanatçıların ağaçlar üzerinde nasıl çalışarak sanat eserlerini yarattıklarını görünce; “demek ki ağaç oyma veya ağaçtan heykeller yapma sanatı da varmış” dediler…
İlk olmasına rağmen yukarıda da bahsettim…
Türkiye’de ses getirdi…
Yapılan eserleri inceleyenler çok beğendiler…
Geçen yıl Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, festivalin kapanışında şunu söylemişti:
“Türkiye’de ilk kez yapılan bir festival. Bu nedenle biraz acemiliğimiz oldu. Ancak bu bir tecrübe oldu. Gelecek yılki festivalimizin bu yılkinden çok daha fazla ses getireceğine şimdiden söz veriyorum” demişti…
Dediği gibi de oldu…
Bu yılki yapılan eserleri gezme fırsatım olmadı…
Ama mutlaka gezeceğim…
Tepebaşı Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu ‘Pişmiş Toprak Sempozyumu’ Eskişehir ile özdeşleşti…
Her yıl yapılacak günü Eskişehirliler ve toprak işleme sanatçıları dört gözle bekliyorlar…
Eskişehir tuğla ve kiremit sanayinde Türkiye’de önemli bir yere sahip…
Hala da öğle…
Bu nedenle; “Pişmiş Toprak Sempozyumu” Eskişehirlilere pek yabancı gelmedi…
Ama bu yıl 2’ncisi gerçekleştirilen “Ahşap Festivali”nin açılışına katılan, festival boyunca ağaç işleme sanatçılarının yaptıkları bir birinden değerli eserleri yakından gören Eskişehirliler artık “Ahşap Festivali”ni de gelmesini iple çekecekler…
BU YILKİ ESERLER DIŞ
MEKÂNDA SERGİLENECEK
İlki 2015 yılında yapılan etkinlikte 68 ülkeden gelen 300 sanatçı ve bilim adamının yapmış olduğu eserlerin sergilendiği müze yaklaşık 300m2 alana sahip ve içerisinde 235’e yakın eser bulunuyor.
Geçen yıl yapılan Wood is Good etkinliğinde üretilen eserleri kalıcı bir şekilde müze haline getirildi. Bu yılki etkinliğe katılan sanatçıların ürettikleri eserler Eskişehir’in farklı yerlerine yerleştirilerek açık alanda sergilenecek….
Böylelikle sanatın ve kültürün önemini, uluslararası dolaşımının geçerliliğini ve çağdaş bir uygarlığın Eskişehir’deki varlığını anlatmaya çalışılacak. Odunpazarı Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek müzedeki eserlerin önemi ve dünyada tek olduğu düşünülerek değerlendirilecek…

Ağaçlar şekilleniyor

Sanatçılar atölye çalışmalarını çalışmaları izleyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, yerel ağaç ve heykel ustalarının açtığı stantları da gezerek, sanatçıları ortaya çıkardıkları bir birinden farklı eserlerinden dolayı kutladı…
AĞAÇ GÜZELDİR
Ahşap Festivali ile birlikte iki yıldan beri aynı zamanda “Dünya Ağaç” günü kutlamaları da yapılıyor. Uluslararası Ahşap Kültürü Derneği (IWCS),  Dünya Ağaç Günü Kutlamalarının ilkini "Wood is Good “Ağaç Güzeldir" sloganıyla 2013 yılında Tanzanya’da yapmış olup ikincisini de 2014 yılında Çin’de gerçekleştirmiş. 2015 yılında ise Türkiye’de Eskişehir’de yapılması kararlaştırılan etkinlik de gerçekleştirildi… 
TÜRKİYE’NİN TANITIMINA BÜYÜK KATKI
"Dünya Ağaç Günü Etkinlikleri”nin Eskişehir'de ve Odunpazarı'nda düzenlenmesi Türkiye'nin tanıtımı için büyük bir fırsattı.
Başkan Kurt’a bunu sorduğumda şu yanıtı verdi:
“Amacımız ahşap ile yapılan sanatla doğayı korumak adına ilgiyi ve farkındalığı arttırmak. Tabii ki Türkiye’yi, Eskişehir’i ve tarihi Odunpazarı Bölgesini Dünya’ya tanıtmaktı. Bu başardık. Tüm sanatçılara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Proje Odunpazarı tarihinin en önemli uluslararası etkinliği olarak tarihe geçti.”
AMAÇ AĞACI KORUMAK VE
DOĞA BİLİNCİ AŞILAMAKTI
Başkan Kazım Kurt, sohbetimiz de, “Kutlamalar süresince, anlamsız nedenler sunularak katledilen ağaçlarımızın, büyük zararlar verilen doğamızın değerine vurgu yapacağız. Çünkü biliyoruz ki, ağaç olmadan insanlığın hayatta kalması düşünülemez” ifadelerine yer verdi. 
Dünyanın Utancını
Ağaca Kazıdı
Ahşap Festivali’ne katılan sanatçı İsmail Çengeli’nin Muğla’da cesedi kıyıya vuran mülteci Aylan Bebek’i ahşaba işlemesi “Aylan Bebek” figürü Türkiye’de büyük ilgi gördü..
Festivale Bilecik’in Bozüyük ilçesinden katılan İsmail Çengelli tarafından ahşaba kazanın fotoğraf, dünya çapındaki utancı bir kez daha gözler önüne serdi.
Geçen yıl festivalin kapanışında Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt,”Gelecek yıl daha çok ses getirecek” demişti…
Sanatçı İsmail Çengel’in ahşabın üzerine işlediği “Aylin Bebek” figürü ile Odunpazarı Belediyesi “Ahşap Festivali” gerçekten ses getirdi…


*-*******

Hüznün keşkeleri

 
Bazen, insan keşke der. Keşke bir yolu olsa da başka bir hayatın tam ortasında olabilsek, keşke vakti geldiğinde ya da yüreğimiz ‘hadi buradan gidelim’ dediğinde, kimseye hesap vermeden, orada geçen zamana üzülmeden, geride kalan gözü yaşlı adama, ya da kadına içimiz ezilmeden, arkamıza bile bakmadan, ama yaşadıklarımızı unutmadan gidebilmenin bir yolu olsa… Ömrümüzden giden yıllara acımadan, gelecek güzel günlerin hatırına yeni ufuklara yelken açabilsek. Bu keşkelerin sonunda “iyi ki” ile başlayan cümleler kurabilsek, sonra bilmediğimiz bu yeni hayatı tanıyıp, güzel başlayan cümlelerimizin azaldığını fark ettiğimiz ilk anda hayatımıza sil baştan başlayabilmenin yollarını aramadan, vakti geldi deyip çekip gidebilsek keşke.
Yahut keşke şu keşkeleri çıkarabilsek hayatımızdan. Hiç olmasa. bu yaşamakta olduğumuz mükemmel olmasa bile çok iyi duran, zamanın tam ortasında dimdik ayakta kalmamızı sağlayan, bu sevdiğimiz ve vazgeçemediğimiz insan sıcaklığı ve sevilme hissine sarılıp, başka bir dünya olmadığını düşünüp, çevremize sımsıkı gözlerimizi, kulaklarımızı, yüreğimizi kapatıp, içimizden ‘başka bir dünya yok, başka sıcaklık hissi yok, başka sevmeler sevişmeler yok, sadece ikimiz varız’ diye tekrar ede ede kendimizi bu yalana inandırabilsek keşke…
Ya da inatla karşı koymamıza aldırmadan, beynimizin sözcüklerini duymazdan gelip kendi gitmeye çalıştığı yere bizi götürmek uğruna bizi yerlerde sürükleyip, yaralar almamıza, kanamamıza, kendimize olan saygımızı alaşağı ederek arkamızda kocaman kara bir boşluk bırakarak bir bilinmeze, yeni kalp çarpıntılarına götürmeyi vaat ederek, ulaşmaya çalıştığı yenidünyanın bizi içine kabul etmeyişine bizden daha fazla üzülüp, kendimizi toparlama çabalarımıza destek vermeyerek hatta engel olarak daha çok canımızı acıtan, yaralarımızın kabuklarını açarak hep acılı, hep hüzünlü yaşatan, yüzümüze yansıyan bu kırılmışlık ifadesine içten içe sevinen yüreğimizi alıp, bir kenara koyma şansımız olsa…
Bunların hiç biri olmasa da yine de hayatın bir anlamı olsa.. Doğsak, büyüsek, çoğalsak, böcekler gibi sevişsek, sevmeyip sevilmeyip, böylece yaşayıp gitsek, karnımız doyup uyuyabiliyorsak mutlu olabilsek, hayatı tırmanmaya çalıştığımız bir ağaç gövdesinden ibaret sansak, her gün yiyecek toplayıp yuvasına götüren karıncalar misali çalışıp, düşünmeye zaman bulamasak ve tüm bunlara rağmen mutlu olabilsek keşke…
Yine de bazen hayatı resetleyebileceğimiz bir tuş hakkımız sonsuza kadar saklı kalsa…
(ALINTI)
 
*-****
 
FIKRA:

ALAKARGA


Nasrettin Hoca, bir gün padişah ve vezirleriyle birlikte ava çıkmış. Padişah ve vezirlerin omuzlarında birer doğan varmış. Nasrettin Hoca'nın parası doğan almaya yetmediği için, bir alakargayı omuzuna koyup ava gelmiş. Padişah ve vezirleri bu duruma kıs kıs gülmüşler, ama Nasrettin Hoca'yı darıltmamak için pek ses çıkarmamışlar. Av başlamış, padişah ve vezirleri doğanlarını gökyüzüne salmışlar. Nasrettin Hoca da "Ya bismillah!.." deyip alakargasını uçurmuş. Gökyüzünde uçan doğanlar bir ördek, bir kaz ve bir bıldırcın yakalayıp getirmişler. Nasrettin Hoca'nın alakargası da varıp bir öküzün üzerine konmuş. Nasrettin Hoca padişaha dönüp, sevinçle bağırmış: 
- Padişahım, gördünüz mü? Benim alakarga bir öküz yakaladı!.. 
Sözünü bitirir bitirmez de, hemen koşup öküzü boğazlamış. Öküzün sahibi koşarak gelmiş ve şaşkınlıkla sormuş: 
- Hoca efendi, öküzümü niye kestin? 
Hoca cevap vermiş: 
- Bu benim avımdır. 
- Hoca efendi, yahu hiç alakarga ile öküz avlamak olur mu? 
Bu soru üzerine Nasrettin Hoca sinirlenmiş ve demiş ki: 
- Bre adam, sen ne ahmak adamsın!.. Padişahımın himmeti olduktan sonra, alakarga ile fil bile avlanır!.. 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi