Geçtiğimiz sene 65 lira olan canlı kurbanlığın kilogramı bu sene 165 lira oldu. Tepeden tırnağa kadar, her şeye zam gelmesine alışsak iyi olur. Çünkü kelimenin tam anlamıyla dibi görmüş durumdayız. Allah fakirin yardımcısı olsun.
Gıda fiyatlarının ülkemizde sürekli artmasının üç nedeni var.
Birincisi elimizde olmayan sebepler; genel olarak ciddi bir kuraklık yaşadık. Bu da üretimin düşmesine neden oldu. Bu konuda hükûmete yüklenmek haksızlık olur.
İkincisi ise enflasyon canavarı. Sadece gıda fiyatları değil, iğneden ipliğe, kira fiyatlarından benzine kadar her şeyin fiyatı yükseliyor. Venezuela’da enflasyon hesaplanamıyor. Tek adam rejimi dolayısıyla artık Venezuelalılar enflasyon hesaplamayı bıraktı. Bunun dışında enflasyonun en yüksek olduğu ülke Arjantin. İkinci sırada ise asrın hükûmetimiz yönetimindeki ülkemiz geliyor.
Gıda fiyatlarının artmasının son sebebi ise, tarım ve hayvancılığın ülkemizde çökmek üzere olması. Ben Türkiye’nin namerde el açıp buğday, ayçiçek yağı veya kuru fasulye dileneceğini rüyamda görsem inanmazdım.
Önümüzde Kurban Bayramı var ve maalesef pek çok eve kurbandan kurbana et giriyor. Eskiden üç kişi bir danaya girerdi. Yakında üç kişi ortak bir kilo kıyma alsak şaşırmam…
Anketler “Çuvalladı” mı?
Kamuoyunda – her seçimden sonra olduğu gibi – “Anketler yine çuvalladı” algısı oluştu. Son söyleyeceğimizi, ilk söyleyelim; anketler çuvallamadı… Elbette seçim sonuçlarını bilemeyen anketler var. Ancak bilenler de var.
Genel olarak Türkiye’de anketlerin çok başarılı olmadığını düşünüyorum. Bunun sebebi kamuoyu yoklama şirketlerinin şunun veya bunun adamı olup yalan söylemeleri değil. Bunun sebebi az kişiyle anket yaparak sonuç almaya çalışmaları. Çünkü anket yapacağınız her kişi, sizin masraflarınızı artırır. Dolayısıyla anket şirketleri müşterilerine 2 bin kişi, 3 bin kişiyle anket yapıp sonuç veriyor. Müşteri de anketlerin ucuz olmasını isteyince sıkıntı çıkıyor.
Son olarak ucuz bir yöntem olan telefonla anket yapma yöntemini de – siyasi anketler için – sağlıklı bulmuyorum. Bizim memlekette insanlar oy vereceği kişinin adını, fısıltıyla söyler. Ülke genelinde korku kültürü siyasete iyice işlemiştir. Telefondaki bir adama, “Oyumu falanca partiye vereceğim” diyen pek çıkmaz.
Son seçimlerde bazı ciddi anket şirketleri neticeyi tam olarak tutturamadılar. Yine de kamuoyu yoklama şirketlerinin başarısız olduğunu söyleyemeyiz. Yalnız Avrupa ve Amerika’daki kadar başarılı olmadıkları ortada.
Siyasetin sağlaması anketlerdir. Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne her hafta iki tane anket geldiği söyleniyor. Tabii o anketlerin parası, devletin kasasından çıkıyordur. Ancak Sayın Erdoğan’ın başarısının altında da anketler var.
Dolayısıyla önümüzde iki seçenek var. Seçim sonuçlarını önceden tahmin etmek için ya cinlerden haber aldığını söyleyen hokkabazlara bakacağız, ya da bilimsel anketlere.
Ben bilimin yolunu tercih ediyorum…