Önceki gün akşam saatlerinde haber sitelerinde, ”CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,”Sinan Beyin üyelere gönderdiği mesajı biliyorum, kesinlikle tasvip etmiyorum, kınıyorum. Şehit cenazeleri istismar edilemez” haberi yer aldı…
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun kendisini kınadığı şeklinde haber sitelerinde yer alan haberler sorulduğunda Özkar,” Soruyu soranın kim olduğunu biliyorum. İşgüzarlık yapmış. Kılıçdaroğlu konuyla ilgili kendisine yanıt vermemiş” diye cevap vermişti…
Özkar’ın bu açıklaması üzerine Salı günü yani 29 Kasım 2016 günü akşam saat 20.00 sularında Tepebaşı Belediyesi’nin Ankara’ya götürdüğü iki isme telefon ettim…
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP İl Başkanı Sinan Özkar’ın şehit cenazesinde üyelere gönderdiği mesajı nasıl karşıladığı sorulmuş. Kılıçdaroğlu’da ‘kesinlikle tasvip etmiyorum, kınıyorum. Şehit cenazeleri istismar edilemez’ diye cevap verdi mi? Sinan Bey genel başkanın böyle bir ifade kullanmadığını söylüyor” diye sordum…
“Evet CHP Gurup Toplantısından çıkarken kendisine Sinan Beyin mesajı hakkında ne düşündüğü soruldu. Kılıçdaroğlu da,’ mesajı biliyorum, kesinlikle tasvip etmiyorum, kınıyorum. Şehit cenazeleri istismar edilemez’ diye kısa cevap verdi” dedi
Yani Sayın Kılıçdaroğlu, Sinan Özkar’ı attığı mesajdan dolayı kınamış…
Dünkü Eskişehir gazetelerinde de Kılıçdaroğlu’nun CHP İl Başkanı Sinan Özkar’ı kınadığına dair haberlerde yer aldı…
Mesajın gönderildiği gün de CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’e mesajın içeriği hakkında görüşü sorulmuş AA’ya yaptığı açıklama ile şöyle cevap vermişti:
"Bizim bu tarz bir siyaset anlayışımız söz konusu olamaz. Biz her zaman tabanımıza sağduyu çağrısı yapan bir partiyiz. Eskişehir yarın kendine yakışır bir şekilde şehidini sonsuzluğa uğurlayacaktır."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı da Özkar’ı kınadı…
Partililerden tepkiler geliyor…
Ama Sinan Özkar, gerek Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu gerekse Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün tepkileri yokmuş gibi, ”istifam söz konusu değil. Ben avukatım. Yasal yollardan şikâyetçi olmak insanların en doğal hakkıdır. Yani herkes kendince olumsuz olduğu düşünce varsa onunla ilgili şikâyet hakkını kullanabilir. Buna diyecek bir şeyim yok. Savcılık değerlendirmesini yapacaktır. Kaçınacak bir tarafım yok. Dediğim lafın arkasındayım” demiş…
Dün, ”Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü’nün CHP İl Başkanı Sinan Özkar’ın partililere gönderdiği SMS ile kişisel sosyal medya hesabından şehit cenazesi öncesi yaptığı paylaşımda "halkı kışkırtıcı" ifadeler kullandığı iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı s”suç duyurusu” başvurusu üzerine, CHP İl Başkanı Sinan Özkar ve ilgililer hakkında soruşturma başlattı” haberi geldi…
Bakalım soruşturma sonunda ne çıkacak?
**-********
“Kasıt yok, yanlış anlaşımla, karmaşa var”
Geçtiğimiz günlerde yerel gazetelerde, ”Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e yurt dışına çıkma izni verilmedi” şeklinde haberler yer almıştı…
Önceki gün akşam ES TV’de Murat Taşkın ile Cihan Yıldırım’ım “Soruyoruz” programına konuk olan AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü’ye, “Yılmaz Büyükerşen’e yurt dışına çıkmasını neden engellendi?” diye soruldu…
Bunun cevabını Eskişehir halkı gerçekten merak ediyordu…
“Yılmaz Büyükerşen’in yurt dışına çıkışı engellendi” haberlerinin basında yer alması üzerine, gerekçesi hakkında tam bilgiye sahip olmadığımız için doğrusu ben dahil çok sayıda Eskişehirli bunun yanlış olduğunu söylüyorduk…
Soru üzerine AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü, gazetelerde yer alan haberlerin, haberin kaynağından gelen yanlış bilgiyi haberleştirdiklerini söyledi…
“Kasıt yok, yanlış anlaşılma, karmaşa var” dedi…
Engelleme yokmuş…
İşte Dündar Ünlü’nün anlattığı Yılmaz Hoca’nın yurt dışına çıkamamasının altında yatan gerçek:
“Belediye Başkanları OHAL nedeniyle yurt dışını çıkarken İçişleri Bakanlığından izin alıyorlar. Meclis üyeleri de valilikten alıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir izin talebi oluyor. Aynı zamanda Nabi Hoca’mı arıyor ve ‘Böyle böyle bir durumumuz var, hızlandırılırsa sevinirim’ diyor. Sayın bakanımız İçişleri bakanımızı arayıp ‘Yılmaz Bey’in böyle bir durumu var, yardımcı olalım’ diyor. İçişleri Bakanımız ‘hay hay Hocam ben hemen şimdi talimat veriyorum Hoca’nın işini çözsünler’ diyor. Büyükşehir’den bir başvuru daha olmuş, Özel Kalem ya da Genel Sekreterlik ’ten olabilir. Bir bürokratın da izin talebi olmuş. İçişleri Bakanı ‘Büyükerşen’in işini çözün’ dediğinde yetkili kişi ‘Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin işini çözün’ dediğinde oradakiler bürokrat kişinin işini çözüyor. Yanlış anlaşımla, karmaşa var. Ses seda çıkmayınca Nabi Hoca işi hallolmuş olarak biliyor. Ertesi gün gazetelerde farklı bir haber çıkınca tekrar Süleyman Bey’i arıyor.
Olayın nasıl gerçekleştiğini anlıyor. İçişleri Bakanı ‘bizim hatamız özür dileriz lütfen iletin’ diyor. Nabi Hoca da bunu Büyükerşen’e izah ediyor. Büyükerşen de ‘Evet, bürokrasiyi biliriz karmaya olmuş olabilir’ demesine rağmen basına ‘engelleniyoruz’ diye çıktı… Basına yansıması farklı oldu.”
Yani Yılmaz Hoca’nın yurt dışına çıkışı ile ilgili bir kasıt yok, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğündeki bir bürokratın, İç İşleri Bakanın “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin işini çözün” talimatını tam anlamadığından ve bir bürokratında müracaatı olması üzerine yapmış olduğu hatadan kaynaklanmış…
*-*******
FIKRA:
Huysuz Adam
aşlı Karadenizli çift arabaları ile seyahat ederken öğle yemeği için bir yol kenarı restoranında mola vermişler, daha sonra yollarına devam etmişler, hareket ettikten 40 dakika sonra yaşlı kadın gözlüğünü orada unuttuğunu fark etmiş, ilk buldukları kavşaktan geri dönüş yapmışlar. Restorana varış süresince adam klasik bir “yaşlı canavar”a dönüşmüş, oflamış puflamış, bütün geri dönüş yolunu karısının burnundan getirmiş.
Sonunda restorana gelmişler, kadın arabadan inip içeri doğru yürürken;
- “Heyy” demiş kocası, “Madem gözlüğünü alacaksın bari benim şapkamla kredi kartımı da isteyiver!”