ES TV yeni yayın dönemine başladı. Bununla beraber yeni yayın döneminde yayınlanan ilk program, ES TV Genel Yayın Yönetmeni Ali Baş ile şahsımın hazırlayıp sunduğu
Vaziyet oldu.
Yine her Perşembe saat 20.00’de canlı olarak yayınlanacak Vaziyet’in yeni yayın dönemindeki ilk konuğu da AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı
Volkan Doğan’dı.
Başkan Doğan programda birçok çarpıcı açıklamaya imza attı.
Bu noktada, dikkatimi çeken bazı açıklamaları sizlere aktarmak istiyorum.
*
Şu an Eskişehir’in en önde gelen gündem maddelerinden biri, AK Parti içerisindeki karışıklık.
Öyle ki bu karışıklık, kamuoyuna,
tüm çıplaklığıyla yansıdı.
Volkan Doğan, parti içerisinde yaşanan bu karışıklığı bakın nasıl değerlendirdi.
Değerlendirmesinin bir bölümü aynen şöyle:
DİL SÜRÇMESİ?!
“Kavga edecek bir şey yok, gerçekten... Bakın bunu samimiyetle söylüyorum. Yani buradaki hizmet yarışı, hizmet rekabeti, daha iyisini kim yapacak?.. Yani şimdi düşünün. Rekabetin olmadığı yerde mücadelenin olmadığı yerde, parti içinde daha iyisini bulmanın, daha iyisini ortaya koymanın tek bir şartı vardır parti içerisindeki rekabettir. Demokrasi de budur zaten. Daha iyisi için uğraşmak, daha iyisi için gayret etmek. Burada sadece şunu diyorum ya size… Üslup, niyet ve fikirde hiçbir sıkıntı yok. Bir dil sürçmesi ve bazı ifadelerin yanlış anlaşılmasından kaynaklı bir problem olduğunu düşünüyorum. Yoksa inanın dün neyse durum şimdi de o.
“BURADA BEN NE DERSEM O OLUR!”
Ama parti içerisinde yok mudur kendi bekası için, kendi hesaplarına, kendi idealleri için ve sadece kendine çalışanlar yok mudur? Vardır. Her partide vardır. Olacaktır. Bunlar sorun çıkartmıyor mudur? Çıkartıyordur.
‘Benim dediğim olacak, bu şehirde ben varım, işte ya da burada ben ne dersem o olur, asan da benim kesen de benim, patron da benim eleman da benim, her şey benim, ben olmazsam olmaz’ diyen anlayışlar her siyasi partide olmaz mı? Bu niyet varsa sıkıntılıdır. Bu fikir varsa sıkıntılıdır. Bu niyet ve fikirde olanlar, parti içerisinde, hangi siyasi partiden olursa olsun, bu fikir ve niyette olanlar eleştirilmelidir. Ama bugün, Emine Nur Günay’ın, Dündar Başkan’ın yaptığı açıklamanın niyeti ve fikri tamamen daha iyi hizmet anlayışını ortaya koymak adınadır.”
*
Doğan’ın dikkat çeken açıklamalarından bir tanesi de, Eskişehirlinin karşısına nasıl bir belediye başkan adayıyla çıkılması gerektiği oldu.
İşte o açıklamanın ilgili bölümü:
DAYATMA ADAY ESKİŞEHİR’DE TUTMAZ!
“Eskişehir şöyle bir kent. Hangi partiden olursa olsun kendi siyasetçisini kendi yetiştiren ve kendi siyasetçisiyle barışık olan bir kent. Yani herhangi bir partinin dayatmasını değil,
kendi doğal akışında çıkacak liderlere sahip çıkıyor, şehir yöneticilerine sahip çıkıyor.”
*
Son olarak Eskişehirspor…
Doğan, Eskişehirspor’un son durumu için oldukça
samimi ve çok konuşulacak bir açıklama yaptı.
Bir AK Parti temsilcisinin, birazdan okuyacağınız cinsten bir açıklama yapması, açıklamanın içeriğine daha da değer kazandırdı.
Eskişehirspor’a ilişkin açıklamasının bir bölümünde şöyle dedi Doğan:
ESKİŞEHİRSPOR’UN TEK KOZU SİYASET!
“Eskişehirspor’un siyasete girmesi mecbur bırakıldı.
Gideceği kapı kalmadı Eskişehirspor’un. Eskişehirspor yönetimi, yönetimleri bugüne kadar çok güzel işler yapmış olabilirler, harika işler çıkarmış olabilirler ama Eskişehir bugün geldiği nokta itibari ile Eskişehirspor’dan Eskişehir tüccarı ve esnafı çok yoruldu. Burada Eskişehirspor öyle bir sarmala girdi ki tek elinde kozu siyaset kaldı, bir oraya gitti bir buraya gitti beklentilerini alamadı ve iş iyice siyaseten de çıkmaza girdi. Ben Eskişehirspor’un çok daha doğru yönetileceğini, çok daha doğru yönetilmesi gerektiğini, bu aşamaya gelmeyecek kadar çok daha kaliteli bir kurum olduğunu, çok daha değerli bir kurum olduğunu düşünüyorum.”
*
Evet…
Doğan’ın açıklamalarının bazı bölümlerini yorum yapmadan sizlere aktardım.
Ve takdiri, yine sizlere bırakıyorum.
İbrahim Yılmaz Kaynarca’ya sorular…
Harun Karacan, Emine Nur Günay, Dündar Ünlü derken, AK Parti’ye zarar veren açıklamalar furyasına AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı İbrahim Yılmaz Kaynarca’da dahil oldu.
*
Önceki gün kişisel Facebook hesabında partiye ilişkin çok konuşulan bir paylaşıma imza atan Kaynarca, şunları aktardı:
ÜLKE VE MİLLET VURGUSU
“Ak Parti’nin kurulması öncesi yaşadığımız milli, genç ve köklü heyecanı partimizin kuruluşu sonrası siyasi alana taşımak nasip olduğundan beri verilen her görevi ülke ve millet aşkıyla yapa geldik. Birçok ekip ve yönetimle çalışma fırsatımız oldu. Görev yaptığım her ekiple uyumlu, bildiğini söyleyen ve sonunda istişareden çıkana riayet ederek millete hizmete devam etmeye gayret ettim.
KİM BU FIRSATÇI YORUMCULAR?!
Şehrimizde son günlerde partimiz ile ilgili bazı sorunların maalesef Danışma Meclisi dışında konuşulması ertesi bazıları iyi niyetle bazıları ise fırsat bilerek Türkiye'yi mucizevi işlerle ayağa kaldırmış bu hareketin Eskişehir'deki yürüyüşünü gölgeleyecek yorumlar yapmışlardır. Önceliğimiz Cumhurbaşkanımızın hedef gösterdiği yerel seçimler olmalıdır.
CEMAAT? VAKIF? GRUP?
Şahsım ve yönetimim olarak, Tepebaşı'nın her köşesinde verilen görev ve yetki çerçevesinde partimizi anlatmaya gayret ederken hiçbir cemaatin, kişinin, vakfın, grubun ve derneğin adamı olmadık, olmayacağız. Biz ekibimle birlikte milletin tarafında, cumhurbaşkanımızın yanında işimizi sadakatle yapıp gerginliğe karışmadan tevekkül etmeye devam edeceğiz. Şahsımın hiçbir vekilimizle, il ve ilçe başkanlarımızla sorunu yoktur. Birlik içinde hedefe yürümeye devam edeceğiz.
TEŞKİLATA ÇAĞRI
Teşkilatımız ve sevenlerimize çağrım, birlik içinde olmamız gereken dönemde Tepebaşı ve tüm teşkilatımızın ayrıştırıcı yorumlardan uzak durması, fırsat verenlere imkan tanımamasıdır.
Sefer bizlerin, zafer O'nundur.”
*
Kaynarca’nın açıklamasını okudunuz.
Bu noktada özellikle şu bölümün üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum:
“Şahsım ve yönetimim olarak, Tepebaşı'nın her köşesinde verilen görev ve yetki çerçevesinde partimizi anlatmaya gayret ederken hiçbir cemaatin, kişinin, vakfın, grubun ve derneğin adamı olmadık, olmayacağız.”
*
Kaynarca’nın bu ifadelerinden, bazı üst düzey AK Parti’lilerin, bir cemaat, bir kişi, bir vakıf, bir grup ya da bir derneğe hizmet ettiği anlaşılıyor.
Eğer Kaynarca böyle bir açıklama yaptıysa, kastettiği kişileri de kamuoyuna açıklamalıdır.
Bu noktada Kaynarca’ya soruyorum:
Cemaatçi kim-kimler?
Vakıfçı kim-kimler?
O cemaatin-cemaatlerin ismi-isimleri ne?
O vakfın-vakıfların ismi-isimleri ne?
Dernekçi kim-kimler?
O derneğin-derneklerin ismi-isimleri ne?
Kim-kimler grup kurmuş?
Kim-kimler o gruba dahil olmuş?
Kim-kimler ‘bir kişi’ye bağlı?
O ‘bir kişi’ kim?
Ya da kaç tane ‘bir kişi’ var?
*
Kaynarca bu sorulara cevap vermek isterse MIH sütunlarının açık olduğunu ifade ediyor ve bugünlük köşeyi kapatıyorum.