"Eskişehirspor yöneticileri "Biz seni çağıracağız" demiş
Futbola başlama hikayesini anlatan 25 yaşındaki futbolcu, "Öncelikle annem çok istedi futbolcu olmamı. Babam ben 7 yaşındayken rahmetli oldu. Babam gençken profesyonel bir futbolcuymuş. Oynadığı takımda kamp dönemi tam otobüse binecekken takımın hocası babamı, 'Sen kampta değilsin' diyerek otobüse bindirmemiş. Bu olay babamın gücüne gidiyor. Babam da bunun üzerine futbolu bırakıp hentbola yöneliyor ve hentbolcu oluyor. Babam hentbolda Yugoslavya liginde şampiyonluklar yaşamış, 'Yılın En İyi Hentbol Oyuncusu' gibi ödüller kazanmış. Babamın futbol takımının adı Progres’di. Artık öyle bir takım yok. Annemin içinde babam futbolcu olamadı diye ukde kalıyor ve beni futbola yönlendiriyor. Annem beni futbolcu yapmak için çok uğraştı. Savaştan sonra Kosova’da gençleri spora yönlendirme yönünde altyapıya önem verildi. O sırada Liria takımının altyapısında 8-9 yaşlarında başladım futbola. Evden uzaktı idman yaptığımız yer ama annem beni hep idmanlara gitmem için motive etti. 16 yaşında Kosova’da profesyonel oldum. 18 yaşımda Arnavutluk’un Teuta takımına transfer oldum. Orada da 2 sene geçirdim. Sonra Eskişehirspor’a denemeye çağrıldım. Bir hafta-10 gün kamp yaptım. Sonra ‘Biz seni çağıracağız’ dediler. Giresunspor’dan teklif alınca orada başladım" şeklinde konuştu."Bir daha o günleri yaşamamak adına çok çalışıyoruz"
Futbola erken başlamanın avantaj olduğunu fakat kendi döneminde Kosova'nın yeni savaştan çıkmasından dolayı altyapı şartlarının çok iyi olmadığını ifade eden golcü futbolcu, "Sahalar topraktı. Yağmur yağınca çamur oluyordu. Şartlar çok elverişli değildi ancak oradaki hocalarımın emeğiyle bazı şeyler öğrendik. Bir de Balkan insanı inatçı olduğu için, bir şeyi başladığında başarmak için çok uğraşıyor. Yaşadığımız eski zor günleri düşünerek bir seviyeye geldikten sonra onu devam ettirmek için, bir daha o günleri yaşamamak adına çok çalışıyoruz. Arnavutların hepsi çok inatçı. Ben de çok inatçıyımdır. Sadece sporda değil genel anlamda da var. Bu bazen iyi, bazen kötü" dedi.
"Dedemle birlikte maç izlemeye gide gide Fenerbahçeli oldum"
Fenerbahçe sevgisinin nasıl başladığını da anlatan Vedat Muriqi, "Futbola ilgi duyduğum dönem ailedeki yakınlarımıza soruyordum, ‘Sen hangi takımlısın’ diye. Amcalarıma, dayılarıma soruyordum. Partizan gibi Yugoslav takımlarını söylüyorlardı. O ara hiç unutmuyorum. Dedeme sorunca ‘Ben Fenerbahçeliyim’ dedi. Çok şaşırmıştım çünkü bu takımın adını ilk defa duymuştum. Dedemin hiç unutmadığım lacivert ve yanlarından sarı çizgili Fenerbahçe eşofmanı vardı, üzerinde Fenerbahçe amblemi vardı. Dedem, eski başkanlarımızdan Ali Şen Kosovalı olduğu için Fenerbahçe’yi tutuyorum demişti bana. Ertesi gün de Fenerbahçe’nin maçı vardı. Dedem, ‘Hadi maç izlemeye gidelim’ dedi ve birlikte kahveye maç izlemeye gittik. Hangi maçtı tam hatırlamıyorum ama Lazetiç, Rapajic, Revivo’lu kadroydu. Dedemle birlikte maç izlemeye gide gide Fenerbahçeli oldum ve giderek daha koyu bir taraftar oldum. Maç izlerken tırnaklarımı yerdim. Arnavutluk takımına transfer olunca Türkiye ligini izleme şansım olmadı pek ama yine de internetten maç sonuçlarını takip ediyordum. Günümüze gelirsek zor bir transfer süreci olduğunu kabul ediyorum ama karar vermek benim için çok kolaydı. Fenerbahçe’nin, Türkiye’nin en büyük camiası olduğunu herkes söylüyor ama içeri girdikten sonra o hissiyat 100 misline, bin misline çıkıyor" açıklamasında bulundu.
"Kadıköy’deki maçlarda çok boğucu bir atmosfer oluyor"
Fenerbahçe'ye transfer sürecini hakkında da konuşan Muriqi, "Bir baskı oluşturmuyor. Hatta bu baskı beni motive ediyor. Rizespor’da tek forvet olduğum için birçok kişi sezon nasıl geçer diye düşünüyordu. Bu beni motive ediyordu çünkü biliyordum ki birçok şeyi benim yapmam gerekiyordu. Bu durum beni moral-motivasyon açısından daha çok kamçılıyor. Fenerbahçe gibi bir takımda, o stadyumda, o taraftarın önünde forvet oynamak enerjinizi ikiye katlar. Ben de Fenerbahçe’ye karşı oynadım. Özellikle Kadıköy’deki maçlarda çok boğucu bir atmosfer oluyor. Stadın yapısından mı, taraftarın coşkusundan mı bilemiyorum ama Kadıköy’deki atmosfer çok boğucu oluyor ve iki üç ataktan sonra taraftar da kendinden geçiyor, bir noktadan sonra bir faul olsun da oyun yavaşlasın diye bekliyorduk. Şimdi Fenerbahçe formasıyla oynayacağımı hayal edince herhalde önüme çıkanı deviririm diyorum" ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe’de tarihine adımı altın harflerle yazdırmak istediğini vurgulayan başarılı golcü, "İnşallah iyi bir başlangıç yapıp kariyerimin sonuna kadar Fenerbahçe’de kalmak istiyorum" dedi.
"Fenerbahçe’yi layık olduğu şampiyonluklara taşımak istiyoruz"
Son olarak Fenerbahçe taraftarlarına da mesaj veren Vedat Muriqi, "Bizi desteklesinler demiyorum. Onlar zaten iyi günde kötü günde Fenerbahçe sevgisinin sadece skor, maç sevgisi olmadığını, bir arma sevgisi olduğunu, Fenerbahçe sevgisinin başka bir şey olduğunu bütün Türkiye’ye, alem-i cihana gösterdiler. Diğer takımların taraftarları gibi 2 mağlubiyetten sonra takımlarına küsmediler, stadı boş bırakmadılar. Biz de onlara özlediğimiz güzel günleri yaşatmak ve Fenerbahçe’yi layık olduğu şampiyonluklara taşımak istiyoruz. Yani son sözüm: 'Fenerbahçe geliyor'" ifadelerini kullandı.