×

Talat yalaz'dan hükümete sert eleştiriler: Halk iradesi yok sayılıyor!

CHP İl Başkanı Talat Yalaz, katıldığı canlı yayında hükümetin erken seçim, kayyum atamaları ve Beşiktaş Belediyesi’ne yapılan şafak baskınına dair değerlendirmelerde bulundu, halk iradesinin yok sayıldığını vurguladı.

CHP İl Başkanı Talat Yalaz, ES TV’de canlı yayınlanan Günaydın Eskişehir programında gazeteciler Tarkan Demir ile Burcu Bilgiç’in konuğu oldu. CHP’li Yalaz, programda erken seçim, kayyum atamaları ve 2026 yılının Eskişehir yılı olması konularını değerlendirirken Beşiktaş Belediyesi'ne yönelik yapılan şafak baskınını halk iradesine yapılan bir müdahale olduğunu belirtti.

KAYYUM ATAMASI SÖZ KONUSU DEĞİL

“Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediyeleri silkeleyin talimatının ne olduğunu bize somut olarak gösteren örneklerden birisidir. Bu silkelemelerin doğrudan belediyelerimize sonuçları asılsız iddialarla kayyum atamalarıdır, sadece belediyelere uygulanan tasarruf genelgeleridir. Sadece kamu borcunun yüzde 10’unu oluşturduğu halde vergi ve SGK borçlarının öncelikle belediyelerden ve fütursuzca gelen ödeneklerden ne kadar kesileceği dahi daha önceden bildirilmeksizin bir anda aylık gelen ödeneklerin kesilmesi suretiyle belediyelerin ekonomik olarak sıkıntı içerisine düşürülmesi çabasıdır. Ve son olarak da yine asılsız suçlamalarla Cumhuriyet Halk Partisi'nin kalbi diyeceğimiz kalemiz olan Beşiktaş Belediyesi’ne böyle asılsız iddialarla; FETÖ dönemi uygulamalarını, gece baskınlarını hatırlatan kamuoyunda infial yaratmasını sebebiyet verecek uygulamalardır. Bunların hepsi Cumhurbaşkanımızın silkeleyin talimatının doğal bir uzantısı olarak bugün belediyelerimiz üzerinde kurulmak istenen bu tahakkümün, bu sıkıştırmanın somut bir örneğidir. Kabul edilmesi mümkün değildir. Halk vicdanında da ciddi bir yaralanmaya sebebiyet vermektedir. Halk iradesi gasp edilmektedir. Burada halkın da tepkili olduğunu net olarak gözlemliyoruz çünkü bu sadece Beşiktaş'ın sorunu değildir. Esenyurt'taki kayyum ataması da sadece Esenyurt'un sorunu değildir. Demokratik bir ülke olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün anti demokratik uygulamalarla her alana yayılmış bir yönetim biçimi olan bir iktidarla karşı karşıya. Bu tüm Türkiye'nin sorunudur! Çünkü demokratik ülkelerde, demokrasiye ve halk iradesine saygı duyulması esastır. Seçim sonuçlarına, sandık sonuçlarına saygı duyulması esastır. Ve hepsinden önemlisi seçim sonuçlarını hazmetmek esastır. Bizim daha önceki yıllarda yapılan genel seçimlerde, yerel seçimlerde kendimizden olan belediyeleri kaybettiğimiz oldu. Belediye çoğunluğunun AK Parti tarafından alındığı seçimler oldu. Bunların hepsini saygıyla karşıladık, demokrasi dedik. Kendimizi bir sonraki seçime hazırlayacak bir irade ortaya koyduk. Aynı demokrasiye saygıyı, aynı halk iradesine saygıyı, iktidardan Cumhur İttifakı'ndan göremiyoruz. Bunlardan sonuç alamayacaklardır. Bir avukat olarak Beşiktaş Belediyesi’ndeki iddiaları derinlemesine incelediğimde buradaki iddiaların asılsız olduğu ve Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın kendi imzasının olmadığı bir ihale sürecinden dolayı yargılandığını net olarak görüyorum. Anladığımız kadarıyla gözaltı süresi sonuna kadar kullanılacak. Kanunda öngörülen süre sonrasında tutuklama olup olmayacağı da ayrı bir durum. Ama şunu açıkça ifade etmek istiyorum hukuken dayanağı olmayan bir durum söz konusu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Beşiktaş Belediye Başkanı ne zaman çağırılırsa karakola gider. Buna rağmen kamuoyunda infial yaratma gayesiyle bir şafak baskınıyla böyle bir uygulamanın yapılması yargının, iktidar nezdinde ne aşamaya geldiğini gözler önüne seriyor. Herhangi bir şekilde kaçma şüphesi, delilleri karartma şüphesi gibi bir durumu söz konusu dahi olmayan Akpolat’a karşı geçmişte yapılmış bir olayla ilgili gözdağı verme gayesiyle hukuku literatürde karşılığı olmayan bu uygulamayı biz kabul etmiyoruz. İstanbul ayağa kalkmış durumda, Beşiktaş’ta bir nöbet söz konusu... Bugün genel merkezimiz tarafından bu konuya yönelik ciddi bir eylem planı ve talimatlar muhakkak gelecektir. Ama Cumhuriyet Halk Partililer olarak bu durumun bir de gündemi değiştirmek gibi bir gayesinin olduğunun farkındayız. Beklentilerin çok çok altında bir asgari ücrete karar verilmesi, çok düşük bir zam yapılmasının getirdiği infiali gölgede bırakma amacı taşıyor. Genel başkanımızın tabiriyle “Tayyibi Üzmeyen İstatistik Kurumu” dediğimiz Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinin dahi altında olan bir tutarla belirlenen asgari ücretin toplumda yarattığı huzursuzluk gün geçtikçe artıyor. Bu tür asılsız iddiaların gölgesinde yapılan şafak baskını, toplumda artan huzursuzluğu ve gerçek gündemi değiştirme amacı taşıyor. Türkiye'nin hiç hatırlamak istemediği zamanları hatırlatan bir uygulamayla bu konuyu gündeme taşımaları yaşanan ekonomik sıkıntıyı gölgede bırakmak içindir. Bu uygulama halkın gerçek gündemini başka bir konuya çekme amacı taşıyor, bizler de bunun farkındayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakışır bir şekilde asıl gündemimizden ayrılmadan bu konunun üzerine gideceğiz. Bizim hukukumuzda suçlama serbestisi vardır, soruşturma serbestisi vardır. Yani bugün herkese karşı herhangi bir suçlamayla savcılık soruşturma açabilir. Herhangi bir ihbarla, asılsız bir şikayetle yapar. Bu nedenle Esenyurt'ta olan olayın burada olması gibi bir durum şu an itibariyle söz konusu değil. Esenyurt'ta asılsız iddialarla terör suçlamasında bulunuldu. Terör suçlamasında kayyum atanmasına imkan sağlayan ayrı bir hüküm var. Beşiktaş Belediyesi’nde böyle bir durum söz konusu değil. Burada terör suçlaması ve nitelikli bir suçlamadan ziyade adi suçlardan bir suçla itham edildiği için eğer ki bir tutuklama olursa belediye meclis üyeleri içerisinden başkan vekili seçilecek.”

HALKA VEREBİLECEKLERİ BİR ŞEY KALMADI

Göreve geldiği andan itibaren bütün saha çalışmalarında yer aldığını söyleyen Yalaz erken seçim vurgusu yaptı. Yalaz “Sadece CHP’nin organize ettiği saha çalışmaları değil, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve diğer siyasi partilerin konumuza uygun bütün etkinliklerine elimden geldiğince katılmaya çalışıyorum. Fakat dünkü yürüyüşte çok dikkatimi çeken bir şey oldu. Kalabalık bir yürüyüştü ve katılımcılarda son derece ciddi bir öfke durumu söz konusuydu. Özellikle Adalar mevkiinden Hamam Yolu Caddesi’ne yürürken vatandaşların oradaki yürüyüşe daha önce olmadığı kadar ilgi gösterdiğini gördüm. Yürüyüşe katılmayan ama yanından geçtiğimiz vatandaşların daha önce görmediğim kadar ilgi gösterdiğini, alkışlarıyla destek verdiğini gördüm. Artık yeter kurtarın bizi diyenler oldu. İnsanlar kendilerini kandırılmış hissediyorlar, o nedenle burada ciddi bir toplumsal öfke söz konusu. Çünkü insanlar oy tercihlerini yaparken istikballerini, geleceklerini düşünerek yaparlar. Genel seçimlerin daha seneyi devriyesi olmadan bir yerel seçim yaptık. Oradaki vaatler çok açık ve netti.  Söylemlerinde “Türkiye'yi şaha kaldıracağız, emekliyi huzur refah içinde yaşatacağız” şeklinde keskin ifadeler yer aldı. Arkalarına aldıkları ana akım medyanın gücüyle bu vaatleri insanlara yaydılar. Devletin bütün imkanlarını kullanarak gerçekleştirdikleri propagandalarla halkı ikna etmeyi amaçladılar. Ama vaatlerin hiçbirisini yapmadılar, hiçbirisini yapmadıkları gibi Türkiye'yi o günkü koşullarıyla da bırakmadılar. Türkiye’yi o günkü koşullarda bıraksalardı belki insanlarda bir nebze hoşgörü olurdu. Ama o günkü şartları arar olduk. Mayıs seçimlerinde yine ekonomik pahalılıktan, yine hayat pahalılığından, yine insanların yoksunluğundan, yine insanların mutsuz ve umutsuzluğundan bahsediyorduk. Ama bugünkü şartlar çok daha kötü. Halkımız, 22 yıllık iktidarı döneminde Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının, Cumhur İttifakı'nın artık bu halka verebileceği hiçbir şey kalmadığını halkımız görüyor. Anket sonuçlarına baktığımızda AK Parti’nin oylarının gün geçtikçe eridiğini görüyoruz. AK Parti’ye yüz çevirip karasız kalan vatandaşlarımızın Cumhuriyet Halk Partisi’ne olan yönelimi hızla ilerliyor. Biz de kararsız kitleleri kendimize çekmek için Cumhuriyet Halk Partisi olarak program değişikliği yapıyoruz. İyi bir programla, halkın sorunlarını çözmeye muktedir projelerle, ayakları yere basan vaatlerle; ülkenin sorunlarına hakim olduğumuzu ve çözebilecek kadrolarımız olduğunu göstermeyi amaçlıyoruz. Bu program değişikliği ile birlikte kararsız kalan kesim Cumhuriyet Halk Partisi'ne sağlam bir iradeyle yönelecektir. Halka rağmen devlet yönetilmez. Halk bugün erken seçim konusunda sesini yükseltiyor. İktidar ellerindeki ana akım medya gücüyle bunu bastırıyor; gündem değiştirme uygulamalarıyla bunu geri planda bırakıyorlar. Ama ben Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı olarak halkın sahada öfkesinin gün geçtikçe arttığını görüyorum. Daha önce AK Parti'ye oy veren çok insanla karşılaşıyoruz. Ellerim kırılsaydı da vermeseydim diyorlar. Böyle kitlesel bir ses yükseltmeye edilecektir, Dünkü yürüyüş bunun işaretlerinden birisidir. Cumhuriyet Halk Partisi bunu örgütlemekten, bunun bir parçası olmaktan imtina etmeyecektir. Genel başkanımız son konuşmasında kırmızı kart göstermek gibi sembolik bir çalışma başlattı.  Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz artık sahada bu iktidara yönelmiş erken seçim beklentisini örgütleyerek onların sesine ses olacağız. AK Parti’yi demokratik yollarla zorlamak adına üzerimize düşeni yapacağız.” dedi. Yalaz kırmızı kart söyleminin 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerin öncesine dayandığını belirterek “31 Mart öncesi genel başkan yaptığı konuşmalarda iktidara sarı kart gösterelim dedi ve bu söylemi halkta çok ciddi şekilde karşılık buldu.  Genel başkanımız seçim döneminde kitlelere seslenirken “Sarı kart göstererek uyarın ki aklını başına toplasın, uyarın ki gerçekten sizi yok saymasın, kendini sarayın duvarları arasına kapatmasın, halkın içinde olduğu yoksulluğu ve bitkinliği görmezden gelmesin” dedi. Seçim sonuçları da tam olarak iktidara bir sarı kart niyetindeydi.  Yerel seçimlerden bugüne kadar olan süreçte on ay geçti ve bugün halkta ciddi bir huzursuzluk söz konusu. Artık kırmızı kart göstermenin tam zamanıdır. İlerleyen günlerde halkın kırmızı kart gösterme iradesini çok daha örgütlü, çok daha sistemli bir şekilde göreceğiz.” şeklinde konuştu.

ART NİYET ARAMADIM

Odunpazarı İlçe Danışma Kurulu’nda çıkan tartışmaya değine yalaz Yalaz “Danışma kurullarının biz tüzük gereği yaparız. Bu yaptığımız danışma kurulu için genel merkezimizden gelen talimat konunun program değişikliği olması yönündeydi. Bu danışma kurullarında açılış konuşmalarından sonraki kısım basına kapalı yapılır. Basına kapalı yapılan bir konuşmanın basında bu kadar yer alması düşündürücü. Bir arkadaşım basına kapalı olsa da bizim dışında videoyu çekmiş, baştan sona kaydı var. Basına kapalı olduğu için bir daha çekmemesini söyledim ama videoda da görülüyor ki çok yapıcı bir konuşma yaptım. Beni üzen de o ...  “Ufak tefek şeylere takılmamalıyız. İktidara gidiyoruz, hepimiz kol kola girelim. Cumhuriyet Halk Partililer bugün, ülkenin bu şartlarında tarihi bir sorumluluk, bir görev taşıyor. Hiçbir şey bu tarihi sorumluluğu gölgede bırakamaz. Asli amacı hiçbir zaman unutmayalım, bu bizim çoluğumuza çocuğumuza, torumuza, Mustafa Kemal Atatürk’e olan borcumuz.” şeklinde çok yapıcı bir konuşmaydı. Orada ufak tefek bir takım sıkıntılar vardı örgütümüz nezdinde o sıkıntıları orada ifade ettim. Daha sonra da Rahmi Başkan ile bireysel bir görüşmem oldu. Aramızda da herhangi bir sıkıntı yok, olması da düşünülemez. Açılış konuşması yaptıktan sonra benim bir hazırlığım vardı. Bu aslında beni konuşturma şeklinde değil bir kopukluktan ileri gelmiş bir şey. O, konuşmasını yapıp hemen sonra diğer programlara geçince öyle bir şey oldu. Kendisi durumu bana bana açıkladığı zaman onun da kendi içinde tutarlı bir düşüncesi olduğunu anladım. Bizim partimiz çok sorgulayan, boşlukları da kendileri doldurabilecek kadar işin içinde olan insanlar. Pazar toplantıları, danışma kurulları kıymetlidir. Basına kapalı haliyle bazı şeyleri masaya yatırıp tartışarak, gerekirse biraz gerilme pahasına çözmek lazım. Her şey iki kişi arasında tezahür etmiyor; o İlçe Başkanı, ben İl Başkanıyım. Bu tartışmalar o yüzden verimli toplantılara dönüşebilir.  Bu tartışma kültürünü içimizde oturtmak zorundayız. Tartıştığım adamla düşman mı olayım? Ben kol kola giriyorum, dün görüntüde gördünüz Rahmi Başkanla kol kola yürüdük. Beni şaşırtan bu kadar abartılması, video kaydı olmazsa insanları ikna edemeyeceğim.” dedi. Tartışmanın bir yanlış anlaşılmadan çıktığını ifade eden Yalaz konuşmasına “Parti içinde yapılmasını istediğim bir çalışma var. Mahalle meclisleri, mahalle örgütlenmesini ne pahasına olursa olsun bugünkü halinden çok daha iyi bir hale getireceğim. Belki tamamen muvaffak olamayabilirim, kolay olmuyor böyle değişimler. Ama ben istiyorum ki; Rahmi Başkanı Oldunpazarı İlçe Başkanlığı koltuğunda otururken parmağını şıklattığında yüzlerce, binlerce kişi çıksın mahallesinde çalışsın. Bunu oturtmamız lazım. Bizde çalışmalar yönetim üzerine gidiyor bu sağlıklı bir şey oluşturmuyor. Bizim her mahallede üyelerimiz var, sokak sokak örgütlenebiliriz. Yapmamız gereken de bu. Rahmi Başkanın da aleyhte bir görüşü yok. Sadece öncelik konusunda sıkıntı yaşadık. Önceliğimizin bu olması gerektiğini ifade ettim. Sert bir tartışma olmadı, herhangi bir şekilde de şahsileştirmem.” sözleriyle devam etti.

HALKIN GÜNDEMI CUMHURIYET HALK PARTISI’NIN GÜNDEMİ OLMALI

 9 Şubat tarihinde İl Danışma Kurulu’nda elde edilen verilerin insanlara aktarılacağını söyleyen Yalaz “Aslında bizim raporumuz hazır, ilçelerden, Tepebaşı’ndan, Odunpazarı’ndan, kırsal ilçelerden, STK’lardan, odalardan görüşler aldık. Mesela Ziraat odasına gittik, tarım sorunlarını ve çözüm önerilerini verdiler. Eskişehir'in kırsal ilçelerinde insanların görüşlerini aldık. Kurul son görüşleri de aldıktan sonra Eskişehir özelinde elde ettiğimiz verileri 9 Şubat'ta üyelerimizle paylaşılması şeklinde olacak.  Genel Merkezde de bu hususta hummalı bir çalışma var. Hasan Polatkan Kültür Merkezi’nde Basına kapalı şekilde gerçekleşecek.” dedi. Konuşmasında İl Başkanları toplantısına da değine Yalaz “Toplantılar için ise Ayşe Başkanımıza teşekkür etmek gerekiyor. Sarıcakaya Danışma Kurulu’na giderken önceki dönem il başkanlarımız ile bir toplantı yapmıştık.  Daha sonrasında belirli periyotlarla yapma konusunda da mutabık kaldık. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce’ye tebriklerimi iletiyorum, bunu düşünmesi bile örgüte verdiği önemi göstermektedir. Çünkü bizim geçtiğimiz yoldan geçen İl Başkanlığı yapmış kıymetli partililerimiz var.  Ayşe Başkanın yine ilçe başkanlarımızla olan diyaloğu da partimizin takdirle karşıladığı bir durum.” dedi. Danışma Kurulu Toplantısı sonucu gerçekleşecek olan saha çalışmalarında önceliğin halkın gündeme taşıdığı konular olması gerektiğini ifade eden Yalaz  “Cumhuriyet Halk Partili Belediyeye kayyum atanması korkunç bir olay.  Asla üzerine soğuk su içerek oturamayız. Bugün Beşiktaş'ta olanlar bizim asla kabul edeceğimiz şeyler değil. Ama halk için asıl önemli olan çocuğu okula beslenme çantası boş gönderen anne; sadece bir tane maydanoz alabilen emekli teyze...TÜİK kendi açıkladığı açlık sınırının altında asgari ücret veriyor. Halkın gerçek gündemi ekonomi. Bizim de ağırlıklı olarak bu programda ağırlık verdiğimiz konu ekonomi. Halkı ekonomiyi düzeltmeye başlayacağımıza ikna etmemiz gerekiyor.  Her şey kaynağı nereye aktardığımız ile ilgili.” dedi.

BU ŞEHİRDE POTANSİYEL VAR

Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin 2026 yılı çağrısını değerlendiren Yalaz konuşması şu sözlerle noktaladı: “Eskişehir zaten şu anda Türkiye'nin en yaşanılabilir şehirler arasında. Herkesin yaşamak istediği, gelen öğrencilerin gitmek istemediği bir şehir. Eskişehir, biz yaşayanların gurur duyduğu, kendini mutlu, huzurlu hissettiği bir şehir. Başka şehirlerden ya buraya gelip gezip keşke ben de burada yaşasam diye o kadar çok arkadaşımız oluyor ki... Bu şehirde potansiyel var. 2026 yılının Eskişehir yılı ilan edebilmesi son derece uygun. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce, yaptığı hizmetlerle, projelerle bunu sağlayacaktır. Bu bir çağrıdır aslında, bir ilan değildir. Siyasi düşmeyelim, gelin kol kola girelim. Bu şehir hepimizin, Eskişehirspor hepimizin! Bu şehrin trafik sorunu varsa hepimiz yaşıyoruz. Bu duyuru aslında diğer şehir bileşenlerine, diğer muhataplarına bir çağrıdır. Bu çağrının karşılık bulacağına inanıyorum.  Çünkü bir yılın Eskişehir yılı ilan edilmesi bu şehir hak ediyor.”