Psikolojik Danışman Gürsoy’a göre, sosyal medyada sürekli düşünmek, paylaşım yapma planları yapmak, kullanım süresinin artması ve aynı hazzı almak için daha fazla zaman harcama ihtiyacı gibi davranışlar, sosyal medya bağımlılığına işaret ediyor. Ayrıca, sosyal medya kullanımının kişide gerginlik ve öfke yaratması, ara verme ya da kullanımını azaltma konusunda zorluk yaşanması da bağımlılığın önemli göstergeleri arasında yer alıyor. Gürsoy, “Eğer duşta, arkadaşlarla sohbet ederken, çocuklarımızla oyun oynarken ya da yemek yerken sosyal medya kullanıyorsak, sosyal medya bağımlısı olmuşuzdur,” şeklinde net bir ifade kullandı.
YENİ NESİL SOSYAL MEDYA İLE İÇ İÇE YETİŞİYOR
Yeni nesil çocukların dijital dünyaya doğduğunu belirten Gürsoy, bu neslin sosyal medya ile olan ilişkilerinin de farklı olduğunu vurguladı. Z Kuşağı olarak tanımlanan bu neslin, dünyayı ve olayları algılayış biçimlerinin dijital bağlamda şekillendiğini ifade eden Gürsoy, sosyal medyanın dengeli kullanıldığında faydalı olabileceğini, ancak bu dengenin bozulması durumunda kişinin an’dan koparak, kendisinden uzaklaşabileceğini belirtti.Sosyal medya bağımlılığından kurtulmanın tek yolunun uygulamayı silmek olmadığını belirten Özge Gürsoy, bunun yerine sosyal medyayı dengeli bir şekilde kullanmayı ve kullanım süresini azaltmayı önerdi. Sosyal medya kullanımının altında yatan duygusal kaçışların fark edilmesi gerektiğini söyleyen Gürsoy, “Sosyal medyayı kullanmazsam ne hissederim?” sorusunu sorarak, reddedilmişlik, güvensizlik, değersizlik ve yalnızlık gibi duyguların neden bu kadar rahatsız edici olduğunu anlamanın önemine dikkat çekti. Gürsoy, bu duygularla başa çıkmakta zorlanan kişilerin bir psikoterapiste başvurmalarının faydalı olacağını belirtti.