Gençlerin yüzde 55’i doktordan önce internete soruyor
Dünya Sağlık Örgütünün, sağlık okuryazarlığını, “Bireyin sağlıkla ilgili bilgiye ulaşması, anlaması ve sağlığını geliştirici yönde bu bilgiyi kullanması için motivasyonunu ve yeteneğini belirleyen sosyal ve bilinçsel beceriler” olarak tanımladığını söyleyen Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Atabek, sağlıkla ilgili doğru ve yeterli bilgi edinme sürecinin özelikle yeni medya döneminde önem kazandığını ifade ederek, “Bu tanıma göre, bireylerin sağlıkla ilgili doğru ve yeterli bilgi edinme süreci, özellikle yeni medya döneminde önem kazanmakta. Günümüzde artık giderek daha fazla insan, interneti ve özellikle de sosyal medyayı sağlıkla ilgili bilgilenme amaçlı olarak kullanıyor. Yaşlılar için televizyon hala başlıca sağlık bilgilenme aracı olmaya devam ediyor. Ancak, gençler sağlıkla ilgili bilgilenme aracı olarak birinci sırada sosyal medyayı tercih ediyor. Geçen yıl TÜBİTAK projemiz kapsamında yaptığımız son araştırmada, beslenme ve sağlık konularında bilgi kaynağı olarak interneti tercih oranını gençlerde yüzde 55 yaşlılarda ise yüzde 10 olarak bulgulamıştık. Dolayısıyla, artık yeni kuşaklar için sosyal medya, sağlık konularındaki en önemli bilgi kaynağı. Artık kimse sadece doktordan ya da sağlık kuruluşundan aldığı bilgilerle yetinmiyor. İnsanlar hasta oldukları zaman ilk olarak internetin başına geçiyor, araştırıyor ve kıyaslıyor. Ancak sorarken bizden önce soranların yanlış sorularıyla aratıyoruz. Çok yoğun bir bilgi yığınının etkisinde kalıp yanlış sonuçlar elde edebiliyoruz. Sorun teknolojinin kullanılmasında değil, önemli olan o teknolojinin nasıl kullanıldığı, bilgiyi mutlaka teyit etmek gerekiyor” dedi.Sağık okuryazarlığında Türkiye geride
Sağlık-Sen’in 2014’te yaptığı araştırmada, Türkiye’de sağlık okuryazarlığı oranının yüzde 30,4 olarak saptandığını ve bu oranın Avrupa ortalamasına göre oldukça düşük bir düzeye işaret ettiğini kaydeden Prof. Dr. Ümit Atabek, “Sağlık okuryazarlık endeksindeki sorulardan 4 tanesi, bilgi kaynağı olarak medyayı kullanmakla ilgili. Medya içeriğini güvenilir ve yetkin bir şekilde kullanabilme becerisi, sağlık okuryazarlığı endeks düzeyini yükseltiyor. Sağlık okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı, birlikte değerlendirilmesi gereken alanlar. Bu bağlamda, sağlık okuryazarlığıyla ilgili tüm eğitim programlarında özellikle yeni medya okuryazarlığı konularının da içerilmesi gerekli. Medya okuryazarlığı daha yüksek sağlık okuryazarlığına katkıda bulunacaktır. Ayrıca, yeni medya içeriklerinde sunulan sağlık enformasyonunun profesyonel editoryal süreçlerden geçirilerek tıbbı açıdan doğruluğunun ve güvenirliğinin güvence altına alınması da büyük önem taşımakta” şeklinde konuştu.PEW Araştırma Merkezi adına ABD’de 2 bin 253 kişiyle yapılan bir araştırmada kronik hastalığı olan yetişkinlerin blog yazarlığı ve çevrim içi tartışma gruplarına katılımda daha etkin olduklarını gösterdiğini belirten Atabek, “Aynı araştırma, kronik hastalığı olan yetişkinlerin yüzde 69’unun internetten hastalıklarına ilişkin bilgi araştırdıklarını ortaya koyuyor. Araştırma bulguları, literatürde artık yeni bir kavram olarak e-hasta kavramının gelişmekte olduğunu da gösteriyor. Sosyal medya platformlarındaki içerik, yetişkinlerin sağlık okuryazarlığının gelişmesine katkıda bulunabiliyor” diyerek araştırmaların özellikle You Tube gibi görsel içerik sunan sosyal medya platformlarının, sağlık okuryazarlığına katkısının yüksek olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Günümüzde yaşamın her alanı tıbbileştirildiğini vurgulayan Atabek, şöyle konuştu:
“Bu yeni iletişim düzeninin mutlaka kamusal bir izleme sürecini içermesi gerekiyor. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere kamusal kuruluşların konuya önemle eğilmeleri gerekli. Sağlık okuryazarlığı alanında ve sağlıkla ilgili birçok konuda son yıllarda çeşitli kamu spotları, internet siteleri gibi bilgilendirme çalışmaları yapılıyor. Kamusal düzenlemeler, bu gibi bilgilendirme çalışmaları, sağlık ve medya okuryazarlığı oranlarının artması sorunları önemli ölçüde azaltacaktır. Aksi durumda, yeni medya başta olmak üzere çeşitli kaynaklardan elde edilen sağlık enformasyonu hem aşırı sağlık kaygısına, hem de kişilerin bilim dışı çözümlere yönelmesine neden olacaktır.”