×

Mutlaka uzmanını tercih edin

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İhsan Oruk, hastaların onkolojik bir rahatsızlıkları varsa...

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İhsan Oruk, hastaların onkolojik bir rahatsızlıkları varsa ve laparoskopik cerrahisi olacaklarsa öncelikle uzman ve deneyimli hekim bulmalarının çok önemli olduğunu belirtti.

Son yıllarda açık ameliyatlar yerini laparoskopik cerrahi yöntemlerine bıraktı. Halk arasında ‘kapalı ameliyat’ olarak bilinen bu cerrahi yöntem, karın bölgesinde bulunan bütün organlara neredeyse uygulanabiliyor. Laparoskopik cerrahi hakkında bilgi veren Özel Acıbadem Eskişehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İhsan Oruk, “Eğer bu işi yapanların tecrübesi iyiyse yarım saatlik bir ameliyat. Tecrübesi iyiyse, ameliyat kısa sürüyor. Kısa sürdüğü için anestezi çok almıyor. Bunlar hep hastaların yararına. Ameliyat olmamış gibi vücut daha çabuk toparlanıyor. Hasta ameliyat olduğuna inanmıyor, ‘Ameliyat oldum mu ben?’ diyor” şeklinde konuştu.

Laparoskopik cerrahinin açık ameliyatlara göre daha ağrısız ve iyileşme süresinin daha hızlı olduğunu ifade eden Dr. Oruk, konuyla ilgili konuşmasının bir bölümünde şunları söyledi:
“Laparoskopik cerrahi, genel cerrahi alanında, karın içindeki hastalıkları özel alet ve cihazlarla yaptığımız ameliyatlardır. Bir kamera yardımı ile yapılacak tüm işlemlerin belli bir aletlerle, karnı açmadan yapılan cerrahi. Bunlar genel cerrah içerisinde böyledir. Ama bunun genel adına endoskopik cerrahi diyoruz. Nedir endoskopik cerrahi? Mevcut bölgeye genel kesi ile girmek yerine çok küçük bir delikten alet yerleştirip o bölgeyi şişirerek veya şişirmeden kamera yerleştirilmesi, çalıştırılacak ekipmanların da elle değil de özel hazırlanmış aletlerle yapılmasına endoskopik cerrahi deniliyor. Genel cerrah içerisindeki alanına da laparoskopik cerrahi deniliyor. Laparoskopik cerrahi uzun zaman önce safra kesesi için başladı. İlk olarak kadın doğum hastalıklarında kullanıldı. Daha sonra diğer organlarda uygulanmaya başladı. Genel cerrahide ilk uygulanan ameliyat tekniği safra kesesi içindi. Zaman içerisinde uygulandıkça bunun iyi bir yöntem olduğu anlaşıldı. Hasta konforunun iyi olduğu anlaşıldı. Sonuçta daha önce açık cerrahi de karnı açarak giriliyordu. Ameliyattan sonra doğal olarak karnı kestiğiniz için ortadan veya yandan nereden kesilirse kesilsin kas kesesi olduğu için ciddi ağrılar oluyordu. Bu ağrılar hastada nefes almayı engelliyor ve bu durum da akciğer problemlerinin oluşmasına neden oluyor. Bunlar da ameliyat sonrası ciddi sorunlardı hastalarımız için.”

“ESKİŞEHİR’DE 5 BİNDEN FAZLA LAPAROSKOPİK CERRAHİ İLE SAFRA KESESİ AMELİYATI YAPTIM”
Dr. Oruk, Eskişehir Özel Acıbadem Hastanesi’nde günümüze kadar sadece safra kesesi için bile 5 bin laparoskopik cerrahi yöntem ile safra kesesi ameliyatı yaptığını belirterek, “Laparoskopik cerrahi olmaya başladıkça bizler de bunun faydalarını görmeye başladık. Bu tür hastalara laparoskopik yaptığımızda karnı kesmediğimiz için ağrı olmuyor. Ağrı olmadığı için diyafram çalışıyor. Nefesi çabuk açılıyor ve hasta erken toparlanıyor. Solunum egzersizlerine gerek kalmıyor. Ağrı azalıyor. Kas kesesi olmadığı için bir kanama riskiniz çok olmuyor. Genelde bu tür ameliyatlarda, açık cerrahilerde kesilen bölgelerde kanamalar oluyor. Kanamaların olduğu yerde enfeksiyon oluyor. Enfeksiyon olduğunda açtığınız yerde komple iltihaplanıp yaralarda açılmalar olabiliyor. Bazen aylarca süren pansumanlar oluyor. Pansumanlardan sonra yara iyileşiyor, bu sefer de iyileşen doku olduğu için sağlam değil oradan fıtıklaşmalar oluşuyor. Bu sefer de fıtıkla uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Bunlar hep problem. Görüldü ki kas kesilmeyince kanama ve ağrı yok. Kesi ve kanama olmadığı için o bölgede kirli bir alan dolayısıyla enfeksiyon yok. Bakıldı ki bu güzel bir yöntem ve laparoskopik cerrahiyi daha fazla öğrenmeye başladık. Safra kesesinden sonra genel cerrahi içerisinde artık diğer ameliyatlarda da uygulanmaya başlandı. Açık cerrahi artık neredeyse yapılmıyor dememiz gerekirken ne yazık ki Türkiye’de hala çok uygulanıyor. Ama safra kesesi ameliyatlarında standart olan laparoskopik cerrahidir. Sadece Eskişehir’de 5 binden fazla laparoskopik safra kesesi ameliyatı yaptım. Bu da ciddi bir tecrübe. Ortalama 10 dakikalık bir cerrahi süresi var. Bu süre içerisinde hasta doğru dürüst anestezi almamış oluyor. Anestezi almayınca da ağrılar olmuyor. Hasta da çabucak toparlanmış oluyor. 24 saat yatırmıyoruz artık hastaları. Genelde 16 saatte taburcu ediyoruz. Belirli bir süre anestezinin geçmesini bekliyoruz ve toparlayınca evine gönderiyoruz” dedi.

“LAPAROSKOPİDE KANSER CERRAHİLERİNE GEÇTİK”
Reflü hastalığının tüm dünyada ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Oruk, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:
“Tüm dünyada yüzde 20 oranında reflü var. Bunların ameliyatları da eskiden açık yapılırdı ve çok zordu. Laparoskopik cerrahi ile yarım saat içerisinde reflü tedavisi yapıp 2 gün içerisinde gönderiyoruz. Hasta çabuk toparlıyor. Bundan sonra dalak, böbrek üstü bezi ameliyatlarında ve apandist ameliyatlarında da uygulamaya başladık. Baktık çok başarılı sonrasında kanser cerrahilerine geçtik. Eskiden kanser ameliyatları laparoskopik olmaz derdik. Bazı handikaplarının olduğunu düşünürdük. Yanlış düşüncelerde olduğumuzu anladık, laparoskopinin kanser cerrahilerine engel bir durum olmadığını anladık. Uygulamaya başladık. Uzun vadeli çalışmalar çıktı. İlk başlarda bazı endişelerimiz vardı. Uzun vadeli çalışmalarımızda endişelenecek bir durum olmadığı anlaşıldı. Ondan sonra kanser cerrahilerinde de uygulamaya başladık. İlk uygulanan yerlerden birisi de bağırsak kanseridir. Çünkü bağırsak kanserinde normal şartlarda biz karnı orta taraftan komple açarız. İyi bir cerrahi ameliyat yapabilmek için. Çünkü kanser cerrahisi normal cerrahi gibi değildir. Tabi teknolojinin imkanları da burada çok önemli. Laparoskopinin gelişmesiyle birlikte, laparoskopide kullanılabilecek, diğer organları birbirine dikebilecek cihazlar geliştirilince bizim elimiz daha kolaylaştı.”

KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ ARTIK TARTIŞILMAZ BİR OLGU
Bağırsak kanserinde laparoskopik cerrahinin uygulanması hakkında da konuşan Dr. Oruk, yapılan çalışmalar hakkında şunları söyledi:
“Uygun cihazlar elinizde bulunduğu sürece karın içerisinde yapılacak her türlü ameliyatı laparoskopik yapmaya başladık. İlk olarak bağırsak kanserinden başladık. Sonuçlarını incelediğimizde açık ameliyattan daha başarılı olduğunu gördük. Çünkü karnı açmıyorsunuz, içeriye çok hakimsiniz. Çevrede ‘açık ameliyatlarda her tarafı görülüyor, laparoskopide görülmüyor’ diyenlerin aksine kamera ile içeride 360 derece hareket edebiliyor. Her organı görebiliyorsunuz. Damar köklerine kadar girerek tek tek inceleyerek bağlayıp, lenfleri temizleyebiliyoruz. Bizim yapmış olduğumuz kanser çalışmalarında açık ameliyata oranla sonuçlarımız yüzde 30 daha iyi. Bu durum tecrübe arttıkça daha da gelişiyor. Özellikle en çok yaptığımız laparoskopik cerrahide bağırsak kanseridir. Bağırsak kanserinde hiç bir bölgesi fark etmiyor. Her bölgeyi laparoskopik yapıyoruz. Tabi en başarılı olduğumuz ise bağırsağın son kısmıdır. Burada açık cerrahide çok zorlanırız. Makata yakın yerlerde açık cerrahide çok zorlanıyoruz. Orası bizim kör alanımızdır. Dikiş hatları zordur. Orayı gözle görmeniz zordur. İşte burada laparoskopi çok faydalı. Diğer bölgelerde açık ameliyatta hepsini yapabilirsiniz ama rektum dediğimiz bu bölgede laparoskopi daha başarılı. Çünkü orada özel damarlar mevcut, prostatın ve rahimin olduğu bölgeleri kamera ile rahat bir şekilde görebilirsiniz. Leğen kemiğinde açık cerrahide göremediğimiz arka bölgeyi kamera ile girip görebiliyorsunuz. Burada teknolojinin imkânlarından faydalanıyoruz. Bizde özel hareketli kameralar var. Ters açı ile girip kamerayı çevirip alanı karşıdan görebiliyorsunuz. Acıbadem’de bu donanımların hepsi mevcut. O bölgelere kamera ile girdikten sonra orada geniş temizlik yapabiliyoruz. Orada doku bırakmıyorsunuz. Laparoskopinin gelişmesiyle birlikte açık cerrahide çıkartamadığımız alanları özellikle makata yakın tümörlerinde elle dikiş atamıyorsunuz. Bu cihazların gelişmesiyle makatın yakın bölgesine kadar dikiş koyuyoruz. Eskiden bunu koyamadığımız için bağırsağı dışarıya açardık. Vatandaşlara torba takılırdı. Ancak şimdi makatın yakınına kadar dikiş koyabildiğimiz için vatandaşların torba derdi de bitti. Bir hastanın hayatını kurtarıyorsunuz. Torbasız yaşam şansı veriyorsunuz. Bu hasta içinde tarif edilmez bir keyiftir. Bağırsak kanserlerinden sonra mide kanserlerine de başladık. Mide kanserlerini de artık açmadan yapıyoruz. Ardından karaciğer ve böbrek tümörlerine başladık. Karın içinde aklınıza gelen her şeyi laparoskopik yapıyoruz. Kanser tedavisinde laparoskopik cerrahi artık tartışılmaz bir olgu.”iha