×

Kilo verememenin 14 nedeni!

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Beslenme ve Metabolizma Bilim...

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı’nda görevli Diyetisyen Çiğdem Uygur, obezitenin tanısı, tedavisi ve kilo verememenin 14 nedeni hakkında açıklama yaptı.

Çiğdem Uygur, günlük alınan enerji, harcanan enerjiden fazla olursa harcanamayan enerjinin vücutta yağ olarak depolandığını ve obezite oluşumuna neden olduğuna dikkat çekti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezitenin, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi olarak tanımlandığını aktaran Uygur, “Obeziteyi belirlemek ve sınıflandırmak için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ’niz 25 kilogram/metrekarenin üzerindeyse obezite başlamıştır. Bel çevresinin kadınlarda 88 santimetre ve erkeklerde 94 santimetreden geniş olması obeziteyi gösterir. 2015 yılında dünyada 2,3 milyar fazla kilolu, 700 milyon da obezite hastası insan olduğu belirtilmektedir. Ülkemizde de diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi obezite görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Küresel olarak, diyabet vakalarının yüzde 44’ü, iskemik kalp hastalıklarının yüzde 23’ü ve bazı kanser türlerinin yüzde 7 ila 41’i fazla kilo ve obeziteye dayandırılmaktadır” dedi.

ALIŞVERİŞ SEPETİNİZİ, MUTFAĞINIZI VE PİŞİRME YÖNTEMLERİNİZİ DEĞİŞTİRİN

Uygur, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite artırımının, obezitenin temel tedavisi ve koruyucusu olduğunu belirterek, “Az az sık sık yemek demek; dengeli ve düzenli ana öğün (kahvaltı, öğle, akşam) ve ara öğün (günde 2-3 kez) yapmak demektir. Bu şekilde metabolizma hızınızı artırabilirsiniz. Alışveriş sepetinizi, mutfağınızı ve pişirme yöntemlerinizi değiştirmek obezite tedavisi için çok önemli ve doğru bir adımdır. Karbonhidrat, protein ve yağ yüzdeleri, yeterli ve dengeli bir zayıflatıcı diyet programında diyetisyen tarafından hesaplanır. Böyle bir diyette vitamin ve mineral eksikliği yaşanmaz. Süt-yoğurt, et, ekmek, sebze-meyve, yağlar, şekerler gün içinde ve haftalık olarak dengeli alınmalıdır. Sebzelerin kalorisi düşüktür. Bütün yağların yüksektir. Meyveler şeker içerir ve bize enerji verir. Sağlıklı bir açlık yavaş yavaş ortaya çıkar. Birden, hiç yemek yememiş gibi acıkmak kan şekerinizle ilgili bir soruna ya da duygu durumunuzdaki iniş-çıkışlara göre beslendiğinize işaret eder. Su vücuttaki metabolik olayların düzenlenmesi için çok gereklidir. Susuzluk hissi vücudun susuz kaldığının en son işaretidir. Su içmek için susamayı beklemeyin” diye konuştu.

KİLO VERMEMEK İÇİN NELER YAPMALISINIZ?
“Aç kalın, kıtlık psikolojisine giren vücudunuz metabolizma hızınızı düşürecektir” diyen Uygur, şöyle devam etti:
“Böylece daha yavaş çalışan bir metabolizmanız olur. Öğün atlayın. Kahvaltıyı atlamak metabolizma hızınızı yüzde 50, öğle yemeğini atlamak da yüzde 20’den fazla düşürecektir. Bütün gün oturun. Yan odadaki arkadaşınıza bile telefon edin, mesaj atın. Hiç yürümeyin. Hiç koşmayın. Arkadaşlarınızla sadece oturmak için buluşun. Tek hobiniz yemek yemek olsun. Sabahları dört poğaça, üst üste 20 lahmacun yemekle övünün. Sebze yemeyin. Sebze sevmeyin. Sebze yemeyi küçümseyin. Et tüketmek doyma ve itibar aracınızmış gibi davranın. Gün boyu hep aynı şeyleri yiyin. Öğlen pirinç pilavı yediyseniz, akşam bulgur pilavı yiyin. İkisi de karbonhidrattır. Kahvaltıda hem portakal suyu hem reçel tüketin. İkisi de şekerlidir. Kilo verdirmediği gibi daha da kilo almanıza yardımcı olur. Sade kahve, açık çay, bitki çayı, sade maden suyu, süt, ayran yerine bol köpüklü, karamelli kahveler için. Böylece tek seferde 400-500 kalori alabilirsiniz. İçine şeker atmayı da unutmayın. Tatlı olmazsa olmazınız olsun. Çikolataya antidepresanınız gibi davranın. Bahaneler üretip hep şekerli gıdalar almaya ve bunları yanınızda, çekmecenizde bulundurmaya özen gösterin. Alışverişe aç karnına çıkarak yüksek kalorili, yağ ve şeker içeriği yüksek gıdalarla dolabınızı doldurabilirsiniz. Günde 6 saatten az uyuyun ve bütün gece atıştırın. Artan yemek, çocukların tabağında kalanlar, tatlı, çikolata, hamur işleri tüketin. Meyve çok sağlıklı diye bir oturuşta bir kilo yiyin. Zeytinyağı çok sağlıklı diye yemeklerinize bardak bardak koyun. Ceviz mucizevi, o zaman neden bir kase yemeyesiniz? Sorunlarınızı çözmek yerine yemek yiyerek tepkinizi ortaya koyun. Sinirliyken cips, fındık, fıstık gibi sert yiyecekleri; endişeliyken, mutsuzken puding, dondurma, çikolata gibi yumuşak yiyecekleri tercih edin. Ne de olsa filmlerde depresyona bu şekilde girilir: Elinde bir kova dondurmayla! Diyetisyen desteği almayın. Kestirme yollar peşinde koşun: Aç kalmak, çok spor yapmak, çok protein almak gibi. Sağlıklı beslenmeyi, kendi kendinizin diyetisyeni olmayı öğrenmeyin. Yo-yo gibi hızlı gidip hızlı geri gelsin kilolarınız. En önemlisi hiç sağlıklı kilo vermeyi denemeden, hiç düzenli yürüyüş yapmadan pes edin. Asla zayıflayamayacağınıza inanın. Metabolizmanızı, tiroidinizi suçlayın. Zayıflamanın çok çok zor olduğuna kendinizi ikna edin. Sonrasında kim olmak isterseniz o olur, kendinize layık gördüğünüz hayatı yaşatırsınız zaten.”iha