yetersizliği ve takılan piller hakkında konuşan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, Kalbin ritmini oluşturan, düzenleyen ve kalp içi şok uygulayabilen elektronik cihazlara kalp pili adının verildiğini ifade etti. Kalp yetersizliğinin kalbin kanı vücuda pompalama işlemini tam olarak yerine getirememesi sonrasında meydana geldiğini dile getiren Şenol, “Genellikle kalp damar hastalıkları ve kalp krizine bağlı gelişen kalp yetersizliği, daha az olarak kalp kasının kendi hastalıklarına bağlı gelişir. Kalp yetersizliği tanısı ekokardiyografi (kalp ultrasonu) ile konmaktadır. Günümüzde, ekokardiyografide orta ve ileri derece kalp yetersizliği saptanan hastalarda, ilaç tedavilerine ek olarak hastanın durumuna göre seçilecek kalp pili ile destek tedavileri yapılmaktadır. İlk çıkış amacı kalbin yavaş atması sonucu gelişen ritim bozukluğunu tedavi etmekti. Ancak son yıllarda, hayati risk oluşturan ritim bozuklukları için şoklama yaparak ritmi düzeltmek ve kalp yetmezliği tedavisinde kalbe destek sağlamak için gelişmiş kalp pilleri kullanılmaya başlandı. Orta ve ileri derece kalp yetersizliği olan hastalarda kalp pili takılması gündeme geldiğinde öncelikle şoklama yaparak ritim bozukluklarına anında müdahale eden kalp pilleri düşünülmelidir. Bu ritim bozuklukları dakikalar içinde bilinç kaybı, bayılma hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bu hastalarda meydana gelen ritim bozuklukları anında müdahale gerektirdiğinden şoklama cihazı takılması hayat kurtarıcı bir girişimdir” dedi.
“KALP YETERSİZLİĞİ İLERLEYİCİ BİR HASTALIKTIR”
Kalp yetersizliğinin ilerleyici bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Şenol, konuşmasının bir bölümünde sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm ilaç tedavilerine rağmen hastalar zaman içinde destek tedaviye gerek duyabilirler. Artık gelişmiş kalp pilleri sayesinde, uygun hastalarda bu destek sağlanabilmektedir. Bu piller kalbin düzensiz kasılmasını düzelterek, kalbin normal ve fonksiyonel çalışmasını sağlarlar. Bu hastalarda hem destek hem de şoklama özelliği olan piller tercih edilerek, bir yandan hastada oluşabilecek ritim bozukluklarına karşı önlem alınırken, bir yandan da kalbin kasılma fonksiyonlarına destek sağlanarak yaşam kalitesi artırılmış olur. Ancak her kalp yetersizliği hastası bu destek tedavi için uygun değildir. Kardiyoloji muayenesi sırasında, kalp grafisi ve ekokardiyografi sonrası uygun bulunan hastalar kalp pili için adaydır. Genellikle sol üst göğüs bölgesine, daha nadir durumlarda sağ tarafa,hastayı uyutmadan bölgesel lokal anestezi ile pil takılacak bölgenin uyuşturulması sonrası cilt altına takılır. Genel anestezi alınmadığı için genellikle düşük riskli bir girişimdir. Hastayla konuşa konuşa, iletişim halinde gerçekleştirdiğimiz bir işlemdir. Tecrübeli ellerde ortalama işlem süresi bir saattir. İşlem sonrası yoğun bakım ihtiyacı olmaz ve başarılı bir işlem sonrası hasta ertesi gün taburcu olabilir.”
“KALP PİLİNİN ARDINDAN EN ÖNEMLİ UNSUR YARA YERİNİN MİKROP KAPMAMASI”
Kalıcı kalp pili uygulamasının küçük ölçekli bir cerrahi işlem sonucunda gerçekleştiğine vurgu yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, “Nadir de olsa işlem sırasında istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Bu durumlar arasında damara girerken akciğer zarının hasar görmesi, toplardamar yerine iğnenin atar damara girmesine bağlı kanamalar ve ritim bozuklukları sayılabilir. Tecrübeli ellerde komplikasyon riski oldukça düşüktür ve çoğu kez hayati önem taşımaz. İşlemden sonra ise en önemli komplikasyon ise yara yerinin mikrop kapmasıdır. Sterilizasyona dikkat edildiği sürece çok nadir bir durumdur. Günümüzde kalp yetersizliği tedavisinde kendini kanıtlamış bir tedavi olan kalp pili destek tedavileri, ritim bozukluklarına bağlı ani ölümün önüne geçerek hastaların yaşam süresini uzatırken, bir yandan da hastaların tedavilerine destek olarak tedavi başarısını ve yaşam kalitesini artırmıştır” şeklinde konuştu.