Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Alev Özdemir Karabağ, toplumda yanlış bilgilerin dolaştığını söyleyerek,“Aslında “Glikoz Tolerans Testi” diye geçen test, dilimize yükleme olarak çevriliyor. Zannediliyor ki çok yüksek şeker veriliyor. Hayır değil, bu aslında günlük hayatta karşılaşabileceğimiz miktarlardaki şekere vücudun nasıl tepki verdiğini, onu normal şekilde insülini salgılayarak şekeri normal sınırlarda tutup tutamadığına bakıyoruz. Burada 50, 75 ve 100 gram testler var. Burada en yüksek testte yaptığımız iki dilim baklava civarı ya da iki dilim şerbetli tatlı civarı bir şeker. Kaldı ki bizim toplumumuz zaten yüksek riskli yani diyabet sıklığında Avrupa'da birinciyiz. Beslenmeniz çok karbonhidrat ağırlıklı bir beslenme o nedenle biz hem genetik olarak riski hem hayat karnımız olarak riskliyiz. Gebelik bu insülin cevabını bozabilen bir süreç, gebeliğe diyabetojenik denir yani diyabet oluşturmaya eğilimli bir süreçtir. Bu nedenle de diyabet gelişebilir. Diyelim ki gebelik diyabeti teşhis etmedik, onu atladık ve hiçbir tedbir almadık. O zaman bebek sürekli kronik olarak yüksek kan şekerine maruz kalıyor demektir. Bunun gerçekten çok korktuğumuz etkileri var. Hayati olabilecek etkileri var. 24-28. haftalar arasında mutlaka yapılması gerekiyor. Sonra diyelim ki tanı aldılar o zaman da korkacak bir şey yok yeter ki haberiniz olsun. Öncelikle ilk aşamada gebeye uygun bir diyet düzenleniyor. Günde yarım saat yürüyüş yapmak bile kan şekerlerini kendi başına düşürür. Bu yollarla kontrol altına alamazsak geçici bir süre insülin kullanımı gerekli olabilir.” ifadelerini kullandı