×

Eskişehir'in vekilleri Devlet Bahçeli'ye kan kustu!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi, umut hakkı için başvurması ve TBMM’de konuşması için çağrı yapması gündemdeki yerini koruyor. CHP Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan, Bahçeli’nin geçmiş dönem söylemlerini hatırlatarak, sorunun çözümünün Öcalan değil Meclis olduğunu işaret etti.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı, "Öcalan gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün bittiğini açıklasın, sonra da umut hakkı için başvurusunu yapsın" çağrısının yankıları devam ediyor. Konuyu değerlendiren CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan, Bahçeli’nin önceki dönemdeki söylemlerini hatırlatarak iktidarın kendi bakasını korumak, yeni anayasa sürecine katkı sağlamak ve gündemi değiştirmek için Türkiye’yi böyle bir sürece sürüklediklerini belirtti.


 

DERTLERİ KOLTUK KORUMAK

Türkiye’deki terör sorununun Meclis’in dışlanarak yapılamayacağını vurgulayan CHP Milletvekili Utku Çakırözer, “Seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi ile terörü yan yana getirmek için film montajlayanlar, ‘CHP gelirse vatanı böldürecek’ diye iftira atanlar şimdi terör örgütü elebaşı Öcalan için ‘gelsin Öcalan konuşsun’ diyor! Ne oldu, ne değişti?  Dertleri belli: Sorun çözmek değil, Erdoğan’ın koltuğunu korumak. 85 milyon vatandaşın tek arzusu elbette Türkiye’de terörün bitmesidir. Artık şehit haberlerinin gelmemesi, Anaların ağlamamasıdır. Kürt sorununun çözülmesi ve toplumsal barışın sağlanmasıdır. Ama bu sadece bir kişi ile yapılamaz! Milletin temsilcisi TBMM dışlanarak hiç yapılmaz! ‘Biz yaptık oldu’ diyerek, ‘tek kişinin koltuğunu koruyacağım’ diyerek bu mesele asla çözülmez! Çözümün adresi terör elebaşı değil Gazi Meclis olmalıdır” şeklinde konuştu.

 

KENDİ BEKALARINI SÜRDÜRMEK İÇİN

Bahçeli’nin Öcalan için yaptığı çağrının hiçbir soruna çözüm olmayacağını söyleyen CHP Milletvekili Jale Nur Süllü, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasamızda belirtildiği üzere, milleti ve ülkesi ile bölünmez bütünlüğü içinde hiçbir vatandaşın etnik, siyasal, dinsel aidiyetine bakılmaksızın eşit hak ve hukuktan yararlanabileceği, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Ancak, tabanlarını bir arada tutup, kendi bekalarını sürdürmek isteyenler kutuplaştırma ve ayrıştırma siyasetinden beslenerek Anayasaya aykırı biçimde yıllardır etnik köken, siyasal görüş ve dinsel inanışları dilediklerince sömürmektedirler. Zamanında sorunlara çözüm üretme iddiasıyla açılım süreci başlatıp hiçbir şeyi çözemeyenler işlerine geldiği gibi Cumhuriyet Halk Partisini terörle ilişkilendirmeye çalışanlar anlaşılan o ki; batırdıkları ekonomi, toplumsal yozlaşma, sosyal çöküş içinden çıkılmaz hal alınca, kendi bekalarını sürdürmek için yeni bir gündeme tutunmak zorunda kalmışlar. Yazık ki ne yazık! Biz CHP olarak, 86 milyon vatandaşımızın canını yakan terör konusunu sadece tek bir kişinin şahsına indirgeyerek çözmenin olanaklı olmadığını defalarca vurguladık. Ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmış, tecritte olan birinin durumunu farklı bir yere konumlandırmak üzere yapılan çağrı, hiçbir soruna çözüm olamaz. Sorunlar ancak, herkesin kendini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşı hissedebileceği, Anayasadan kaynaklı hak ve hukuk temelli demokratik kuralların işletileceği uygulamalarla çözülebilir. Nitekim, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel de bugün grup toplantımızda,  kimsenin kendini öteki hissetmediği, demokratik siyaset kanallarının herkese açık tutulduğu, kimsenin bu Meclisin kürsüsünde söylediği sözden ötürü içerde tutulmadığı, üniversitelerde öğrencilerin, akademisyenlerin haklarının yenmediği, şeytanlaştırılmadığı, tüm demokratik hakların dünya standartlarında kullanılabildiği bir ülke çağrısında bulunarak Cumhuriyet Halk Partimizin bakışını açıkça ve net bir biçimde açıklamıştır” diye konuştu.



BATSIN SİZİN İKTİDARINIZ!

CHP Milletvekili İbrahim Arslan, geçmişten bugüne Milliyetçi Hareket Partisi’nin söylemlerine vurgu yaparak, “Sayın Bahçeli'nin grupta yapmış olduğu söylem aslında sadece bugüne has değerlendirilmemesi gereken,1 Ekim’le başlayan sürecin devamıyla sonuçlanan ve ucu bucağında ne olup olmayacağını izleyeceğimiz bir çağrıyı içermekte. Meseleyi bence 3 boyutuyla ele almak lazım.  Birincisi, dünüyle bu günüyle siyasal partilerin ve iktidarın ne yapıp ne yapmadığı ile ilgili.  Bundan yaklaşık kısa zaman dilimi öncesinde ‘HDP kapatılsın, Meclis’teki PKK’nın uzantısı olan milletvekilleri tutuklansın, maaşları kesilsin.Partiye yapılan hazine yardımı da kesilsin’ diyen; Anayasa Mahkemesi’ne bu partiyi kapatmadığı için ‘kapatılsın’ diyen, seçmenin iradesiyle seçilenHDP’li belediye başkanlarını görevlerinden alıp kayyum atayan,bizleri, Cumhuriyet Halk Partisi’ni, 14 - 28 Mayıs seçimleri öncesinde montaj videolarla terörist, hain ilan eden, önceki yıllarda yapmış olduğu değişik açıklamalarda ve mitinglerinde ip de urgan atan, belediye seçimleri öncesinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere belediye başkanlarımıza ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik ‘bunlar kazanırsa PKK’lıları işe alacaklar’ diyerek seçmeni etkileyip iktidarını korumaya çalışanların bugün 180 derecelik bir dönüş ve politik manevra ile ‘Öcalan’ın tecriti kalksın, Meclis’e gelsin, gerekirse umut hakkından da yararlansın’ diyerek bir adım ödeye taşıyıp aslında affı da içeriğinde yer tutan bir açıklamaya dönüştürmüş durumdalar. Bu tezat, derin çelişkiyi tüm yurttaşlarımızın dikkatlerine öncelikle sunmak isterim” dedi.

SİYASETİN NE HALE GELDİĞİNİ BELGELEDİLER

 Türkiye’de siyasetin geldiği noktanın görülmesi gerektiğini vurgulayan Arslan, “Bu süreç 1Ekim'de Meclis’in açılmasıyla başlayan bir süreç aslında ama kamuoyunun da Meclis’te yer alan milletvekilleri olarak bizim de arka planını bilmediğimiz, kapalı kapılar ardında bir takım iktidar partilerinin, onların genel başkanlarının ve yetkililerinin bazı temaslar yaptığı, bazı stratejiler oluşturduğu ortaya çıkıyor. 1Ekim’de MHP Liderinin DEM Parti Eş Genel Başkanlarıyla tokalaşmasıyla başlayan süreç, aynı akşamda 1 Ekim Resepsiyonunda Sayın Bahçeli'nin zehir zemberek açıklamalarının yansımasını bertaraf etmek amacıyla Sayın Genel Başkanımıza dönüp,‘Kırılmıyorsun değil mi? Bunlar siyaset siyaseten yapıyoruz’demesini aslında siyasetin ülkemizde ne aşamaya evrildiğini belgelemesi açısından son derece kıymetli buluyorum” ifadelerini kullandı.

GÖZYAŞLARI DİNMEYEN YURTTAŞLARIMIZIN TAKDİRİNE SUNUYORUM 

Bahçeli’nin yaklaşımının kabul edilemez olduğunun altını çizen Arslan, “Yine 1 Ekim’de Sayın Cumhurbaşkanının İsrail - Filistin savaşında İsrail'in yeni hedefinin Türkiye olacağı,  ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde geliştirilen gizli oturum, bir sonraki hafta yine MHP Genel Başkanının Abdullah Öcalan'a çağrı yaparak örgütü tasfiye etmesi talebi ve bugün de bunu bir daha adım daha öteye götürerek az önce ifade ettiğim şeklinde affı da aslında içinde barındıran bir yaklaşımla Meclis’e davet etmesi, tecritin kaldırılarak Meclis kürsüsünden hitap etmesine dair ifadeleri kesinlikle bizim kabul etmeyeceğimiz, etmediğimiz bir yaklaşımdır. Türkiye'de her şey yangın yerine dönmüş durumda. Milyonlarca insanımız ekonomik ve sosyal bunalımın etkisiyle yaşamlarını sürdürme, hayat mücadelesi verme noktasındayken iktidar mensupları oluşturdukları gizli gündemleriyle kapalı kamuoyundan sakladıkları gündemleriyle iktidarlarını biraz daha sürdürebilmek amacıyla günden saptırma ki bunun akabinde yeni Anayasa değişikliğinin Türkiye gündemine oturtulması kaçınılmaz bir strateji olarak ortaya çıkıyor. Ben İbrahim Arslan olarak ‘Batsın sizin iktidarınız batsın, sizin siyaset yapma biçiminiz’ demek istiyorum ve bütün bu olan biteni 10 yıllar boyunca gözyaşları dinmeyen bütün milyonlarca yurttaşımızın takdirine sunuyorum” şeklinde konuştu.

BİZİM TUTUMUMUZ ÖTEDEN BERİ NET

CHP’nin tutumunun net olduğunu ve çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştıklarının altını çizen Arslan, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz,Kürt’le Kürtçüyü, Kürt sorunuyla terör sorununu öteden beri birbiriyle karıştırmayan, buna yönelik olarak da çözümlerini kamuoyuyla paylaşan bir siyasal partiyiz. Cumhuriyet Halk Partisi bu anlamda ülkemizin daha demokratikleşmesi, hukuk devlet devletinin ve hukukun üstünlüğünün kesinlikle egemen olması, millet iradesinin egemenliği, insan hak ve özgürlüklerinin Anayasaca güvence altına alınmasının geliştirilmesi, korunması noktasında eşit yurttaşlık temelinde var olan sorunların çözümünü demokratik yollarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tüm halkımızın tanıklık edeceği şeffaf ve hesap verilebilir bir politikayla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşulması geri gerektiğini, uzun yıllardır zaten politik olarak da ortaya koyan bir siyasal anlayışız” diye belirtti.

SÜRECİ DİKKATLE İZLİYORUZ

İktidarın bu hamleyle gündemi de saptırdığının altını çizen Arslan, “Türkiye bugünden itibaren oluşturulan günden saptırmasıyla ne yazık ki ekonomik ve sosyal kaygılarımızın, onlarla ilgili mücadelenin yerini, iktidarlarını daha uzun soluklu bir noktaya taşımak adına yeni Anayasa tartışmaları ve farklı bir boyuta taşımış görünüyorlar. Biz süreci dikkatle izliyoruz. Bugün Genel Başkanımız da grupta yapmış olduğu konuşmayla önderimiz ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu iradesinin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde güney Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel nitelikleri doğrultusunda bu ilkelerimizden asla taviz vermeden süreci dikkatle takip edip bununla ilgili çalışmalarımızı sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.