Çanakkale’nin Biga ilçesinde boşanma aşamasındaki eşini boğarak öldüren, sonra kardeşi ile hafriyat alanına gömen tutuklu F. Y. savcılıktaki ifadesinde, "Cebimdeki saman balya ipini Saliha’nın boğazına dolayıp, sıkmaya başladım. Direnmesi esnasında bir ara elimdeki ipi yere düşürdüm. Bunun üzerine elim ile boğazını hareketsiz kalana kadar sıktım. Arabayı hareket ettirdik ve Lapseki’de turlamaya başladık. O esnada yanlış kontrol etmediysem, Saliha’nın nabzı atıyordu. Ancak ölmesini istediğim için hastaneye götürmedim" dedi.
Çanakkale’nin Biga ilçesinde 16 Şubat’ta meydana gelen olayda iddiaya göre, F. Y. (32) boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem’in Lapseki’deki evinin önüne gelerek, konuşmak istedi. F. Y., Saliha Gizem’i evinin önünden otomobille alarak, Lapseki’den Biga istikametine doğru yola çıktı. Bu sırada Y. ve Gizem tartışmaya başladı. Tartışma sonucunda F. Y., Saliha Gizem’i iple boğarak öldürüp, cesedini Biga’nın Çavuşköy Mahallesi mevkiinde bir hafriyat alanına gömdü. Saliha Gizem’den haber alamayan ailesi ise durumu polis ve jandarma ekiplerine bildirdi. Yapılan detaylı çalışma sonucunda Saliha Gizem’in Lapseki’den bir araca binip, F. Y. ile birlikte ilçeden ayrıldığı belirlendi. Bunun üzerine polis ekipleri tarafından F. Y. ile ona yardım ettiği ileri sürülen kardeşi Y. Y. gözaltına alındı. Cinayeti itiraf eden F. Y., boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem’in cansız bedenini gömdüğü bölgeye gösterdi. Polis ekipleri sabah saat 07.00 sıralarında Çavuşköy Mahallesi’ndeki hafriyat alanından Saliha Gizem’in cansız bedenini buldu. Gözaltına alınan F. Y. ve kardeşi, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadelerinin ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen F. Y. ve kardeşi Y. Y., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem’i öldükten sonra tutuklanan F. Y., savcılıktaki ifadesinde, boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem ile 8 aydır ayrı yaşadıklarını söyledi.
16 Şubat’ta akşam saatlerinde köyden arkadaşı olan A.Ö.’nün aracını emanet olarak alıp, kardeşi Y. Y. ile Lapseki’ye gittiklerini belirten F. Y., "Gidiş amacımız, Saliha ile konuşmaktı. Saliha ile konuşup ya boşanmaya karar verecektik ya da evliliğimizi sürdürecektik. Problemlerimiz esnasında konuşurken Saliha bana hitaben ’seni defalarca aldattım’ söylemlerinde bulununca, sinirime hakim olamadım ve cebimdeki saman balya ipini Saliha’nın boğazına dolayıp, sıkmaya başladım. Bu esnada Saliha bana karşı çıkmaya çalışıyordu. Kardeşim Y. Y. da kolumdan tutarak beni engellemeye çalışıyordu. Kardeşimi ittirerek karışmaması gerektiğini söyledim. Saliha’nın direnmesi esnasında bir ara elimdeki ipi yere düşürdüm. Bunun üzerine elim ile boğazını hareketsiz kalana kadar sıktım. Hareketsiz kalınca sıkmayı bıraktım. Bu esnada arabayı hareket ettirdik ve Lapseki içinde turlamaya başladık. O esnada yanlış kontrol etmediysem, Saliha’nın nabzı atıyordu. Ancak ölmesini istediğim için hastaneye götürmedim. Bir müddet sonra öldüğünü fark ettim" dedi.
Ne yapacaklarını bilmedikleri için Lapseki’de turlamaya devam ettiklerini kaydeden F. Y., ifadesine şöyle devam etti:
"En sonunda Biga’ya doğru yola çıktık. Çavuşköy girişinde sol taraftaki tarlaların kenarındaki su kanalının bulunduğu çukura Saliha’yı çekerek koydum. Yakındaki mezarlıktan almış olduğumuz kazmalarla üzerini moloz ve toprak ile kapattık. Çünkü kendime gelmeye başlamıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. 22 Şubat, oğlumun doğum günü. O güne kadar yakalanmamak için cesedi saklamaya çalıştık. Doğum gününden sonra kendim teslim olacaktım. Kardeşim Yağız, bu süreçte beni engellemeye çalıştı. Ancak ölüm olayı gerçekleştikten sonra o da korkarak gömülmesine yardım etti. Olay Saliha’nın beni tahrik etmesi sonucu oluşan öfke ile meydana gelmiştir."
Savcılıktaki ifadesinde olay günü ağabeyi F. Y. ile kahvehanede karşılaştıklarını ifade eden Y. Y. ise, "Köydeki arkadaşından aracını ödünç aldığını, gezeceğini söyledi ve Lapseki ilçesine doğru gittik. Lapseki ilçesine geldiğimizde yengem Saliha Gizem Y.’ı aradı. Bunun üzerine yengem yanımıza geldi. Ağabeyim ile yengem ön koltukta oturuyorlardı, ben arka koltuktaydım. Aralarında konuşmaya başladılar. Ağabeyim, yengemin kendisini aldattığını ima ediyordu. Yengem ise kabul etmiyordu. Konuşma bu minvalde ilerledi ve şiddeti artmaya başladı. Bir süre sonra ağabeyim, yengemin boğazını sıkmaya başladı. Ağabeyim, daha öncesinde yengemin astım hastası olduğunu söylemişti. Ben de bu nedenle müdahale etmek istedim. Ayırmaya çalıştığım esnada ağabeyim bana tokat atıp, vurdu. Bunun üzerine ben de ’ne haliniz varsa görün’ diyerek koltukta oturup, beklemeye başladım. Ağabeyim yengemin boğazını uzun bir süre eliyle sıktıktan sonra cebinden çıkardığı örülü vaziyetteki balya ipini yengemin boğazına doladı ve tekrar sıkmaya başladı. Yengem hareketsiz kaldıktan sonra ’öldü’ diyerek arka koltuğa benim yanıma koydu. İlk başta korktuğum için müdahale edemedim. Akabinde şoka girmiştim, ne yapacağımı bilmiyordum. Araç ile dolaştıktan sonra Biga ilçesine geldik. İlk başta yengemin cesedini köprüden çaya atmak istedik. Ancak yengem çok kilolu olduğundan kaldıramadık. Bunun üzerine Çavuşköy’deki tarlaların yanındaki su kanalı için açılmış çukura attık. Üzerini de molozlar ve toprak ile kapattık" diye konuştu.