×

20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Funda Berkan “20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” dolayısıyla bilgilendirici bir açıklama yaptı. 

Prof. Dr. Funda Berkan, Dünya nüfusunun yaşlanmasına bağlı olarak görülme sıklığı giderek artan osteoporozun (kemik erimesi), önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Osteoporozun kemiklerde zayıflama ve kırık riskinin arttığı bir hastalık olduğunu ve 50 yaşın üzerindeki her üç kadından birini ve beş erkekten birini etkilediğini anlatan Prof. Dr Berkan, “Osteoporoza bağlı kırıklarda ilk sırayı omur kırıkları alırken bunu kalça kırığı, el bileği kırığı ve diğer kırıklar takip eder. Kalça kırığı olanların yaklaşık yüzde 20’si ilk 1 yıl içinde hayatını kaybetmekte, yüzde 30’dan fazlası ise sakat kalmaktadır. Osteoporozu toplumsal açıdan önemli kılan neden, oluşan kırıklar nedeniyle tedavi maliyetinin ve ölüm oranlarının artması ve bunun sonucunda ekonomik kayıpların ve iş gücü kayıplarının büyük olmasıdır. Osteoporoz ileri yaş hastalığı olarak bilinmesine rağmen, yetersiz beslenme ve hareketsiz yaşam koşulları nedeniyle erken yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir” diye belirtti.

Osteoporozla ilgili bir diğer sorunun da hastalığın erken dönemlerde belirti vermemesi olduğunu, bu nedenle belli bir yaşın üzerindeki kadınların yanı sıra çocuk, genç ya da erkek herkesin osteoporoz hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Funda Berkan, şunları anlattı;
“Osteoporozda önemli bir ipucu kendinizde fark ettiğiniz boy kısalmasıdır. Bunun nedeni omurlardaki çökme kırıklarıdır. Belli bir yaştan sonra ortaya çıkan kamburluk da omurgadan kemik kaybedildiğinin bir göstergesidir. Hastalığın erken teşhisi ve ileri evre kırıkların önüne geçilmesi için özellikle 50 yaş üstü tüm kadınların osteoporoz taramasından geçmeleri gereklidir. Osteoporozu önlemede en önemli iki faktörden biri güçlü kemik oluşumunu sağlamak, diğeri ise kemik kaybını önlemektir. Kemiklerdeki kalsiyum birikimi büyüme hızına bağlı olarak artar ve 25 yaş civarında en yüksek düzeye ulaşır. Otuz yaşa kadar kemiğin kalsiyum miktarında önemli bir değişim olmaz. Bu yaştan sonra kalsiyum içeriğinde azalma başlar ve kemikteki kalsiyum kaybı menopozla birlikte hızlanır.”

Osteoporoz oluştuktan sonra tedavi etmekten çok, osteoporoz gelişmesini önlemenin temel amaç olması gerektiğini anlatan Berkan, “Osteoporoz gelişimine katkıda bulunan risk faktörleri en aza indirgendiğinde sonuçlar çok daha başarılı olur. Genetik, ırk, yaş gibi bazı risk faktörleri değiştirilemez. Başlıca risk faktörleri; yetersiz fiziksel aktivite, aşırı zayıflık, yaşam boyu düşük kalsiyum almak, erken menopoz, sigara ve alkol kullanımı ve beslenmenin yetersiz olmasıdır. Süt ve süt ürünleri kalsiyum kaynağı olarak diyette yer alırlar, aynı zamanda protein kaynağıdırlar. Kalsiyumdan zengin diğer besinler olarak yeşil sebzeler örneğin brokoli, kıvırcık lahana, ıspanak, bazı balıklar ve badem sayılabilir. Osteoporoz ve kırık gelişiminin engellenmesi için 50 yaş üzeri erişkinlerde günlük 1200 miligram kalsiyum alımı önerilmektedir. Bu miktar mümkün olduğunca diyetle alınmalı, alınamıyorsa kalsiyum ek desteği verilmelidir. D vitamini de kemik sağlığı, kalsiyum emilimi, kas gücü ile denge ve düşme riski açısından önemli role sahiptir. 50 yaş üzeri erişkinlerde önerilen günlük D vitamini dozu 800-1000 ünitedir. Diyetle yeterli miktarda alınması mümkün olmadığı için destek tedavisi verilmesi önerilmektedir. Proteinin yetersiz alımı, kalça kırıkları için risk oluşturabilir ve kırık olan hastalarda iyileşmenin gecikmesinde rol oynayabilir. Proteinin yetersiz alımı sonucunda kas gücü ve kütlesinde azalma ile düşme ve kırık riskinde artış izlenir. Günlük 1g/kg protein alımı önerilmektedir. Bunların yanında fosfor, magnezyum, çinko, mangan gibi mineraller; C, K, B6, folik asit gibi vitaminler açısından yeterli bir beslenme osteoporozu önlemek açısından çok önemlidir. Düzenli yük bindiren kas güçlendirme egzersizleri ile denge egzersizleri düşme ve kırık riskini azaltma için önerilmektedir. Bu egzersizler ile kas gücü, postür ve dengede düzelme sonucu düşme riski azalmaktadır. Ayrıca egzersizler kemik yoğunluğunu orta derecede artırabilirler. Düzenli fiziksel aktivite hem osteoporozdan korunma hem de genel sağlık için tüm yaşlarda önerilmektedir. Her gün güneş ışınlarından uygun şekilde yararlanılmalıdır. Güneş ışınlarının dik olmadığı saatlerde yüzün ve kolların 15 dakika kadar güneş ışınları ile temas etmesi vücutta D vitamininin aktif hale geçmesi için yeterlidir” diye anlattı.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Funda Berkan, kemik kaybını ve kırık riskini en aza indirmek için yapılması gerekenleri ise söyle sıraladı;
“Yeterli kalsiyum ve D vitamin alınmalı; sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak kalınmalı, doktorunuzun önerdiği şekilde düzenli ağırlık kaldırma ve kas güçlendirici egzersizler yapılmalı, ani kilo kaybından kaçınılmalı, düzenli egzersiz yaşam tarzı haline getirilmeli, iskelet sistemi sağlığını riske atmayacak, taban yüksekliği uygun ve kaymayan ayakkabı tercih edilmeli, görme bozukluğu takılıp düşmeye neden olabileceğinden göz muayenesi olunmalı ve uygun dereceli gözlük kullanılmalı, evde ayağa takılabilecek cisimler kaldırılmalı, halsizlik ve dikkatsizliğe neden olabilen ilaç kullanımında, düşme ve kazalardan korunmak için başka birinin eşliğinde evden çıkılmalı, özellikle menopoz dönemi kadınlarda yaşa uygun diyet düzenlemesi yapılmalı ve uzman hekime başvurularak, gerekiyorsa hormon ve ilaç tedavisine başlanmalı.”