Kütahya Tasarım Teknokent Genel Müdürü ekonomist Prof. Dr. Ersan Öz, vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin payının arttırılmasının gelir dağılımındaki dengeyi sağlayacak bir unsur olarak kabul edildiğini ifade etti.
Öz, ek vergiler ve gündemdeki vergi reformu tartışmalarını İHA’ya değerlendirdi. Vergi adaletinin temini açısından dolaysız vergilerin payının artırılarak dolaylı vergilerin payının azaltılmasının yılların problemi olduğuna dikkat çeken ekonomist Ersan Öz, ”Türkiye, dolaylı vergilerin ağırlıklı olduğu bir mali yapı üzerinde. Dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 60’ların üzerinde seyrediyor. Dolaylı vergi oranının yüksek olması ise vergi adaletinde bozulma anlamına geliyor. Vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin payının arttırılması gelir dağılımındaki dengeyi sağlayacak bir unsur olarak kabul ediliyor. Fakat, bizim gibi halen gelişim sürecini devam ettiren ve zaman zaman da gerek dalgalı ekonomik konjonktür gerekse deprem, sel, yangın ve benzeri afetler nedeniyle ek maliyetlerle karşı karşıya kalan ülkeler için dolaylı vergiler, bütçe gelirlerine hızlı bir şekilde yansıdığı için kurtarıcı bir araç olarak kullanılabiliyor. Çünkü bütçe dengesinin de sağlanması gerekiyor. Son zamanlarda anılan sebeplerle bütçe dengesinde bazı bozulmalar yaşandı ve KDV-ÖTV gibi bütçeye hızlı pozitif yansıyacak vergilerde düzenlemeler yapılmıştı. Yılmaz’ın açıklamalarında vergi reformuna ilişkin cümlelerde vergi artış veya azalışından ziyade vergi sisteminin modernize edilmesi, sadeleştirilmesi gibi hususların üzerinde durulduğu görülüyor. Vergi reformuna ilişkin atılacak adımların henüz ne olacağı netlik kazanmamakla birlikte orta vadeli programın açıklanmasıyla netleşecektir diye düşünüyoruz” dedi.
“Reform dediğimiz zaman sisteme komple bir bakış faydalı olacaktır”
“Vergi reform düzenlemeleri dendiği zaman akla hemen birikmiş tahsilatları temizlemek için yeniden yapılandırma veya af düzenlemeleri gelmemeli, yeni vergiler getirmek, ek vergiler veya mevcutlarda oran artışı azalışı gelmemeli” diyen Prof. Dr. Ersan Öz, ”Reform dediğimiz zaman sisteme komple bir bakış faydalı olacaktır. Bu komple bakış ve yapılan analizler sonucunda yapılacak düzenlemelerin tek hedefi vergi bilincinin karşılıksız vergi ödeyen mükellef üzerinde kalıcı yerleştirilmesi olmalıdır. Bu yönde oluşturulacak bir vergi psikolojisi yönetimi belki de arzu ettiğimiz adil vergi sistemini otomatik olarak kendiliğinden inşa edecek, vergi mimarisi hukuki ve ekonomik hayatın olağan akışında şekillenecektir. Gerek vergi reformu gerekse vergi öznesiyle başlayan birçok alana dair çok değerli uzman ve akademisyenlerden oluşan vergi konseyimizin çalışmaları ve raporları var. Bu çalışmalar fayda mülahaza edilerek hazine ve Maliye Bakanlığımıza arz ediliyor” ifadelerine yer verdi.
“Dış ticaret ve tabi cari açığın arttığı görülüyor”
Son dönemde küresel ve ulusal ölçekli gelişmelerle birlikte ihracattaki ivmenin yavaşladığı dış ticaret ve tabi cari açığın ise arttığına dikkat çeken Öz, ”Bu noktada çözüm özellikle ihraç ürünlerimiz içerisinde teknolojik katma değeri yüksek ürünleri artırmak ayrı bir politika olmalı ve tabi bu yönde adım atılmıyor diyemeyiz, devam edilmeli. Çünkü teknolojik ürün kompozisyonu ihraç sepetinde ne kadar artırılabilir, ihraç ürünlerde ithal bağımlılığı ne kadar yerli milli ara ürünlerle azaltılabilirse o ölçüde döviz girdisinin de verimliliği artacaktır, cari açığa destek olunacaktır. Bu hal aynı zamanda döviz dalgalanmalarından da az etkilenmemizi sağlayacaktır. Bu konuda bacasız fabrika denilen turizm de hiç ihmal edilmemeli, çünkü ülkemiz turizm harikalarından diyarlara sahip, tamamını gelire dönüştürmek zorundayız” şeklinde konuştu.
“Altın ithalatına yönelik alınan bazı kararlar da gündemde”
Altın ithalatına yönelik alınan bazı kararların gündemde olduğunu söyleyen Kütahya Tasarım Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Ersan Öz, ”Geçtiğimiz günlerde işlenmemiş altın ithalatına yönelik kota uygulaması geleceği ifade edildi. Bu uygulamanın altın ithalatının cari açık üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve döviz rezervlerini desteklemek için olduğu belirtildi. Ülkemizin dış ticaret açığında altın ithalatı payı önemli bir yer tutuyor. Altına yönelik alınan karar döviz tasarrufu sağlayarak dış ticaret dengesi üzerinde olumlu etki yapacaktır. Uzun dönemde ise cari fazla için atılmış bir adım olarak bakmak gerekir. Buna mukabil altın ithalatının azalmasına bağlı olarak arzın talebi karşılayamaması, üretim için gereken hammaddenin sağlanamaması ve işçilik maliyelerinin artması gibi faktörlerin oluşması yurt içi altın fiyatlarını yukarı yönde baskılayabilir. Dikkat edilmeli. Ekonomi hususunda bu sıralar ne konuşursak konuşalım bir ucu enflasyonla bağlanıyor. Politika faizi konusundaki yukarı yönlü hareketlilikler de bu sebeple başlatıldı malum, kademeli olarak artırım devam edecek gibi de görünüyor. 2023 yılsonu hedefi de yukarı yönlü revize edilerek yüzde 58 olacak denilince piyasa bunu samimi algıladı. Bu kararlılığı görüp güven duygusu kazanan piyasa sonrası kredi teminat takası dediğimiz CDS uzun yıllar sonra 400 ün altına düştü. Resesyon ve stagflasyon risklerini göz ardı etmeden atılacak adımlarla 2025 yılında tekrar tek haneli yıllık enflasyon konuşuyor olmayı ümit ediyoruz” diye konuştu.